menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Dünya karşısında iki tür şair

22 1
03.02.2025

Kimi şair vardır, dünyaya, insanlara, ülkesine dair kendini oldukça sorumlu hisseder. Ruhen, baştan beri ‘ağır bir yük’ sırtlanmıştır; idealindeki dünyayı karartanlara karşı öfkelidir, hırçındır, asidir. Bu ‘idealist gerginlik’ şiirlerinin tümüne yansır. Örneğin Mehmet Âkif’te, sonra Nazım Hikmet’te, Necip Fazıl’da, Sezai Karakoç’ta, İsmet Özel’de görürüz bu gerginliği. Bir de toplumsal-siyasal anlamda ‘ideal dünya yükü’nü sırtlanmamakla beraber, örneğin Edip Cansever ve Turgut Uyar gibi şairlerde görülen bir ‘gerginlik’ var.

İçerikteki farklılıklara rağmen genelde bu şairlerin şiirlerinin omurgasını iki zıt dünya oluşturur: Bir yanda ütopik, idealdeki dünya, diğer yanda içinde bulunulan reel, istenmeyen dünya! Bu tür şairlerin şiirlerini diri tutan gerilim, söz konusu iki zıt dünyanın çatışmasından doğar. Şair, hayalindeki dünyaya-düzene tüm ruhuyla bağlandığı için, ona uymayan ‘kirli, adaletsiz dünya’ya doğal olarak uyum sağlayamaz; çatışır, huzursuz olur, yalnızlaşır… Özellikle Edip Cansever ve Turgut Uyar’da içinde yaşanılan reel dünya -bir ideal devlet ve düzen kaygısı içermeksizin- varoluşsal anlamda büyük bir ‘sıkıntı’ kaynağıdır. Dolayısıyla şiirlerine yansıyan dünya ve insan manzaraları, genelde iç açıcı değildir, hayat ıstırap vericidir, bir........

© Karar