menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

VERİMLİ VE YOKSUL!

5 4
12.11.2025

VERİMLİ VE YOKSUL!

Kimi zaman kafam karışıyor, kinleniyor ve öfkeleniyorum: “Bu denli verimli topraklar üzerinde yaşayan ve karıncalar gibi çalışan insanlar nasıl yokluk, yoksulluk ve umarsızlıklar içerisinde kalabiliyorlar? Onca emeğe karşı mutlaka bolluk içinde yaşamaları gerekirken varsıllıkları ne oluyor, nereye gidiyor, hangi kara delik kazandıklarını yutuyor? Emek verip üretilenler nereye gidiyor? Yarıyacılıkları neden bir türlü bitmiyor, ırgatlıkları efendiliğe, beyliğe, ağalığa, aşiret reisliğine neden dönmüyor? Birilerinin dediği gibi bu toprak düzeni kaderleri midir? Ve bu düzeni kimler kurdu?”

Yüzyıllar kadar uzağımda kalan Çukurova ve Harran Ovası, şimdi de yakından gördüğüm ve aşık olduğum Kuzey Mezopotamya toprakları… Yılda üç kez ürün alınacak kadar verimli, zengin topraklar, ama üzerinde yaşayan halk yoksul… Üzerlerinde “değişmez, kader” diye kurulan düzen, sahipleri tarafından korunuyor ve devlet arkalarında duruyor.

Atatürk Barajı, “yedi küpeli gelinin” yedi küpesinden biriydi. Keban, Karakaya, Birecik, Karkamış Barajları Fırat üzerindeki diğer büyük olan barajlardandır. Dicle üzerinde de Dicle, Kıralkızı, Ilısu, Batman ve Cizre barajları yapıldı. Fırat ve Dicle üzerinde yirmi iki baraj düşünüldü, yedi küpe yirmi ikiye çıkarıldı, bunlardan on dokuzu tamamlanarak hizmete açıldı. Barajların kimi sulama, kimisi de elektirik üretme amacıyla kuruldu. Devlet Su İşleri yönetimi ve denetiminde balık çiftliklerine de izin verilerek halkın pırotein gereksinimi karşılanmaya çalışıldı. Erzincan sınırları içerinde hızlı akan Fırat üzerinde rafting sporu yerli ve yabancı raftingciler tarafından da zevkle yapılmaktadır.

İlk gördüğüm uçsuz bucaksız büyüklükteki ova, Çukurova’dır. Isının kırk derecelerin üzerinde seyrettiği ve Adana sokaklarında insanların bayılıp düştüğü bir zamanda bile yol, Toroslardan yemyeşil bir denize indiriyor sizi. Yeşil bu kadar mı güzel, bu kadar mı canlı ve hayat dolu olurdu? Yeşil bu kadar........

© Karadeniz'de sonnokta