“Barış” Görüşmeleri/Pazarlıkları Sürecinde LOZAN
Türkiye’nin yüzyılı aşan bir aydınlanma deneyimi ve iki yüz yıla yaklaşan bir devrim süreci var. Bu boyutta bir birikim ve deneyim, “barış”- “demokrasi”- “eşitlik”- “Yeni Türkiye” gibi “çağdaş” görünümlü sloganlarla süslenmiş/cilalanmış sözlerle gizlenmiş yeni SEVR’ e izin de vermez, fırsat da tanımaz! Bu temel yargıyı son Lozan tartışmaları ve hızlandırılmak istenen adı konmamış “malum süreç” bana anımsattı.
Lozan’a ilişkin çok şey söylendi, yazıldı; hala daha bitmiş değil tartışma. Aslında bir tartışmadan öte sıcak tutulmaya çalışılan bir polemik/kısır döngü desek daha doğru sanırım! Polemiğin esas yönü “zaferdi”-“değildi” bir yana sadece 1923 koşullarına ve gereklerine de indirgenmesi tarihsel anlamından uzak dar bir bakışı gösterir. Oysa Türk Devrimi, Lozan öncesiyle, 1908 Meşrutiyet Devrimi ile, 1. Dünya Savaşı ile, Kuruluş ve Kurtuluş Savaşı ile bütünlük içerisinde ele alınmalı ve öyle değerlendirilmeli. Hele günümüzde ülkemiz ve bölgemiz için değişen dengeler ve gelişen yöntem ve tekniklerle/siyasetlerle ısıtılan senaryo düşünüldüğünde önemi kat be kat artmakta. Çünkü Lozan tarihsel bir dosyanın can alıcı bir paketidir. Süreç halen devam etmektedir!
Uzun bir süre SEVR’in adını anmadan Lozan’ı küçümseyen, İnönü’nün şahsında Mustafa Kemal Atatürk’ü ve Cumhuriyet Devrimi’ni yalan-yanlışlarla ve düşmanca karalayan bir anlayış, “yerli-milli” olduklarını söyleyen kimi hükümet/devlet yöneticilerince de sürdürüldü. Onlara akıl veren emperyal odaklar ve temsilcileri ve Cumhuriyet düşmanları yazılı-görsel basında ve sosyal iletişim araçlarında kara propagandayı ayyuka çıkardılar, hainliğe varan........© Karadeniz'de sonnokta
