menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

ANAHAR’DAN ANAHTARA

7 1
30.06.2025

Ali Nihat Usta – Namıdiğer “Gri Nihat”
Gri Nihat, Trabzon’un sadece bir amatör futbol neferi değil, unutulmaz bir vicdanıydı. Ömrünü Necmiati Spor Kulübü'ne adarken, bir kulübü değil adeta bir yuvayı ayakta tuttu. Sahada terleyen, kulüp binasında soba yakan, forma diken bir adamdı o. Kimsenin görmediği gençleri görür, kimsesiz çocuklara forma giydirir, cebinden aldığı ayakkabıyla hayatlarına dokunurdu. Tribünde değil, saha kenarında yaşardı futbolu. Sinirlenince bağırır, sevindi mi çocuk gibi zıplardı.
Ona “gariplerin babası” diyenler haklıydı. 50 yıl boyunca Necmiati’nin her köşesinde izi vardı. Malzemecilikten başkanlığa uzanan bir ömür... “Kulüp benim dördüncü çocuğum” derdi. Yavuz Selim’de sadece maç değil, karakter izlenirdi. “Bugün Gri Nihat ne yapacak acaba?” diye gelirlerdi onu izlemeye.
2025’te TÜFAD bir antrenörlük kursuna adını verdi.
Çünkü bazı isimler varken değil, yokken de yol gösterir.
**

Hatay Yurdakul anlatıyor...
“Rahmetli Kravat Nihat’ı Trabzon’da herkes tanır. Necmiati’de beraberdik. Birbirimizi kardeş gibi severdik. 1970’li yıllarında ‘Gel yine Necmiati’ne hizmet et.’ dedi. Nihat, Yavuz Selim Sahası’ndaki soyunma odasına gelir, formayı giyer, takım kaptanı kolluğunu takar, takımı sayar ve sahaya çıkardık.
Bir gün yine maçımız var Çukurçayır ile… Maç başlamak üzere; Nihat ortalarda yok. Baba Ruşen de bizim takımda. Sahaya çıkmasak 3-0 mağlup olacağız, maç başlamasına 15 dk kala geldi. Meğer akşam alkolü fazla kaçırmış, geç kalktı ama lisansları her zaman ne olur ne olmaz diye hep ceketinin cebinde taşırdı. Maçın hakemi Allah selametini versin: Yıldıray Yavuz. Devamlı soyunma odasına haber gönderiyor, ‘versenize esame yani takım listesini, maç saati geldi’ diye baskı yapıyor. Biz tamam gönderiyoruz diyor ama vakit kazanmaya çalışıyorduk. Çünkü ortalarda lisans misans yoktu! Hep olduk stres, 20-25 kişiyiz.
O ara kapı girişinden bir ses: Nihat, ‘Korkmayın, baba geldi.’ dedi. İçeri girdi, dedi ki: ‘Sırtına forma giyenler de çıkarsın. Yalnız Hatay ile Ruşen çıkarmasın. Benimki ile kalecininkini de ayırdım. Geri kalan yedi formayı havaya atacağım, kim kaparsa o giyecek, ilk 11’de onlar oynayacak bugün.’
Maçın önemi var, liderliğe oynuyoruz. Dedik ki; ya Nihat, ne yapıyorsun? Aramızda hiç oynamamış gençler var, desek de formaları havaya fırlattı. Genelde yedek oyuncular, hiç oynamamış genç oyuncular formaları kaptı mı? Ruşen ile birbirimize baktık, kızdık tabii. Dedik Nihat’a ki: ‘Ne yapıyorsun ya, asıl oyuncular forma kapamadı. Böyle takım mı sahaya çıkarılır?’ O da bize: ‘Formayı havada kapamayanlar için, konuşmayın la! Bunlarda sahaya çıkacak yürek ve istek olsaydı formaları havada kaparlardı.’ dedi.
Lisansları hakem odasına vermeye gidince biz kara kara düşünmeye başladık arkadan. O ara maçın hakemi Yıldıray Yavuz, tam önümüzden geçerken:
‘Hocam, bu Nihat hâlâ sarhoş, akşamdan kalma, kafası iyi. Maç başlayınca at onu dışarı da rahatlayalım.’
‘Tamam, yalnız maç oynanırken bana hatırlatın.’ dedi.
O ara Hürriyet Gazetesi’nin bölge spor sayfasının muhabiri Osman Diyadin idi. O gün maça görevli gelmişti. Sahanın........

© Karadeniz'de sonnokta