menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Delirmeye yer aramayalım

16 0
22.08.2025

İlkbahar ve sonbaharcıyız, malum.
Kışa karşı da ayrı bir sempatimiz var tabii.
Ama asla yazcı değiliz.
Bunaltıcı sıcakta, ter içinde geçen günler ve geceler yaş ilerledikçe iyice kabusum olmaya başladı.
Bir de size de oluyor mu bilmiyorum, yaz mevsiminde Karadeniz tulumu gibi şişiyorum ben.
Ellerim parmaklarım birbirine yapışıyor. Yüzümün üzerine bir yüz daha ekleniyor.
Atmosferdeki tüm sıcak ve nem toplanıp vücuduma girmek suretiyle ödem topluyorum.
***

Eylül yaklaşırken ben yine iğne batırılmış gibi söndüm.
Kilomda bir değişiklik yok ama ayaklarım poğaça, yüzüm kabak kıvamından çıktı. Normale döndüm.
Kendimi ruhen de çok iyi hissetmeye başladım.
Böyle bir enerji, bir huzur geldi.
Bunun sadece yazın çok kalabalık olan bir yarımadada yaşıyor olmam ve yazlıkçılarınzevlerine dönmesiyle gelen sakinlikle alakası yok.
O da etkili tabii ama insanların artık sabahçı-gececi/kışçı-yazcı diye ayrıldığını kabul etmek lazım.
Ben gececi ve kışçıyım.
O yüzden özellikle yazcıların bu günlerde gireceği 'sonbahar depresyonuyla' hiç alakam yok.
Gerçi benim öyle ağır ve uzun geçen hiçbir depresyon türüyle alakam kalmadı.
'Koy, rahvan gitsin' metodu bende kalıcı olarak yerini buldu. Çok memnunum.

***

Oysa eskiden ne sık girer, çıkardım!
Başıma gelenleri gözümde büyüttüğüm, hayatımda dram yoksa bile oturup kendi dramlarımı yarattığım........

© İz Gazete