Merhamet Yorgunu Hicran
HİCRAN üç kız kardeşin büyüğü idi. Bir de tekne kazıntısı tâbir edilen en küçükleri vardı ki çevrede onun kadar haşarı bir oğlana rastlamak zordu. Aralarında neredeyse milim milim hesap edilmiş bir buçuk yaş vardı. Ne fazla ne de az. Boy sırasına dizildiklerinde de bu sıralama hemen belli olurdu. İlkokul öğrencileri o zaman siyah önlük ve beyaz yaka devrini yaşıyorlardı. Okul, köylerinin kuzey tarafı çıkışında biraz tırmanmayla ulaşılabilen bir mevkideydi.
…
KIŞ ayları eskiden kış gibi geçer mevsimin hakkını verirdi. Ekolojik tahribat şimdi olduğu kadar tahripkâr olmadığından kar ile mücadele Orta Anadolu’da bu mevsimin ana konusuydu. Herkes payına düşeni yapmak zorundaydı. Sabah ezanından sonra başlayan kar ile mücadele fasıla vermeden gün içinde de sürerdi. Babalar evde bulundurdukları yaba ve kürek gibi malzemelerle gece kapı üst seviyesine kadar gelmiş olan karları ata ata yol açarlardı.
Bu yollar camiye giden ana arter, ahıra ve samanlığa giden yol ile hayvanları sulamak için kullanılacak olan çeşmeye giden yol idi. Her biri de önemliydi ve asla ihmale gelmezdi. Annelerimizin yünden ördükleri sadece gözleri açıkta bırakan şapka ve eldiven yoksa durum vahimdi. Sert esen rüzgâr insanın el ve yanaklarını soğukla yakardı. Eski film sahnelerinde kalan bunlar o vakitler birebir yaşanırdı ama bununla da bitmezdi.
Yol açma hamlesi uzun ve zorlu bir uğraşla halledildikten sonra kızgın yanan sobanın etrafında Allah ne verdiyse kahvaltı yapılır ve neredeyse köyün tüm halkı dama çıkarak karları ellerindeki tahtadan yapılmış kürüme aparatıyla kürüyerek aşağıya atarlardı. Köy muhtarı ve bir Almancı bundan muaftı çünkü onların hem evi hem de diğer yerleri kiremitliydi.
…
HİCRAN’IN annesi engelliydi. İşlerini oturarak yapardı. Bir odadan diğerine ellerinden güç alarak bedenini yukarı çekip öne taşıması hayli zahmetliydi. Yine de yüksünmeden dört çocuğuna ve eşine hizmet etmeyi kutsal bir vazife sayardı. Çeşmeden helkelerle suyu taşıma işi Hicran biraz büyüyüp serpilene kadar babasının işleri arasındaydı. Henüz evlere boruyla suların ulaştırılıp musluktan akıtılan dönemlere erişilmemişti. İçme suyu, yemekte ve........
© İstiklal
