Bana Meylini Söyle Sana Kim Olduğunu Söyleyeyim
HERKESİN kendine mahsus bir ölçüsü vardır. Onunki de buydu. İnsanları meylettiklerine göre tasnif ederdi. Hatta bu hususiyeti o kadar ileri seviyeye ulaşmıştı ki, yeni tanıştığı bir kişiye “Meylin nedir?” diye sorardı. Genellikle anlaşılmazdı muradı. O zaman ikinci soru hemen sökün ederdi: “Bana meylini söyle sana kim olduğunu söyleyeyim.”
…
KİMİNİN meyli, yönelimi ilme, irfanadır.
Kiminin ünlü olmaya, şöhret kazanmayadır.
Kiminin meyli muktedir olmaya, güce ve kuvvete, idare etmeye yöneliktir.
Kiminin iyi olmaya kimininse iyi görünmeyedir.
Kimi mütevazı kalmaya meylederken kimi her an görünür olmaya yönelir.
Kimi cömertliğe kimi ise cimriliğe meyledir, biriktirme tutkusuna sahiptir.
Kiminin isteği başkalarının dertlerine derman olabilmek iken kimi sadece kendisi ve çevresine odaklıdır.
Kiminin arzusu şifa dokunuşlarıyla merhamet sunucu olmak iken kiminin hevesi ise her güzelliği enfekte etmeye matuftur.
Kiminin istikameti vahyin sağlam esasları ile yaşamak iken kiminin isteği insan şeytanlarının kulağının dibinde fısıldadıklarını yayma enerjisi üretmeyedir.
Kimi sadık olmaya meyleder kimi kâzip…
Kimi cennetlik amellere niyet eder kimi de cehennemlik eylemlerin savaşçısı olmaya.
Kimi aşka meyleder, sever ve sevilmek ister. Bu uğurda zorluklara göğüs gerer. Israrcı olur. Sabrı kuşanır. Kimi ise aşkın sabotajcısı olur. Tahrip eder. Başkalarını kıskanarak haset eder ve fitneye meyleder.
Demem o ki, meylimiz kimliğimizdir. Bizim kim........
© İstiklal
