menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Modern Zamanların Unutturduğu Dava: Cihadın Kaybolan Ruhu, Duygusu, Düşüncesi ve Suskun Yüreklerde Yeniden Dirilişi

20 1
previous day

Cihad, yüreği Allah rızası için çarpan, zulme karşı dik duran, ilimle, amelle, maneviyatla, mücadeleyle hakikati ayakta tutan, yaşayan ve yaşatan bir şuurdur.

Peki neden bugün bu kavram, kirletilen bir algıya dönüştü? Neden Türk-İslam coğrafyasında cihad ruhu, yerini tepkisizliğe, duyarsızlığa bıraktı? Gazze’de katliamlar, soykırım olurken, Müslümanların sesi neden cılız? İşte bu yazı, kaybolan bir ruhun izini sürecek...

İslâm’ın ilk yıllarında "nefis mücadelesi" ve "hakikati ayakta tutma", büyük cihad manasına geliyordu. Cihad, Osmanlı’da ise "düzeni muhafaza" ve "adâlet dağıtma" aracıydı.

Ancak 20. yüzyılda Soğuk Savaş döneminde Batılı güçler, cihad kavramını, oluşturdukları radikal grupları sinsi bir şekilde destekleyerek kirletti.

Bugün cihad denilince akla IŞID gibi küresel güç ve emir komuta merkezleri tarafından kendi hedefleri ve projeleri doğrultusunda oluşturulan gruplar geliyor; ilim, sabır, adâlet, vatan, millet ve bayrak değil.

Cihad, asırlardır Müslüman toplumların damarlarında dolaşan en güçlü ruh, en diri vicdandı. Kalemiyle, kılıcıyla, duasıyla, sabrıyla, adâletiyle, mücadele eden bir ümmetin ortak değeriydi.

Ne var ki bugün bu ruh, bu duygu ve düşünce ya yanlış yorumların ve algıların gölgesinde ya yanlış anlaşılmanın ya da modern hayatın tozları arasında unutulmanın girdabında ya da modern çağın aldatıcı parıltıları arasında kayboluyor.

Oysa cihad, sadece bir kavram değil, insanın, ailenin, toplumun, milletin ve ümmetin vicdanı, diriliş ve var oluş azmidir.

Cihad, tarih boyunca İslâm ümmetinin damarlarında dolaşan en güçlü ruh, en diri duyguydu. O, sadece kılıçla değil; kalemle, sözle, adâletle, sabırla, nefis terbiyesiyle yapılan bir mücadelenin adıdır.

Cihad, sadece savaş meydanlarında değil; ilimde, ahlâkta, nefis terbiyesinde ve değerli toplum inşasında da bir mücadele ruhudur. Tarih boyunca Müslümanların medeniyet kurma enerjisi, bu cihad anlayışından beslenmiştir.

Günümüzde cihad kavramı ya yanlış anlaşılmış, algılanmış ya da gündelik hayattan uzaklaştırılmıştır. Hâlbuki cihad, toplumun adâlet, merhamet, dayanışma direniş ve mücadele ruhunu diri tutan bir değer olarak var olmalıdır.

Cihad düşüncesinin ve ruhunun zayıflaması, Müslüman toplumları edilgen, dağınık, pasifize edilmiş ve yönsüz bırakmıştır. Küresel güçlerin kültürel, iktisadî ve siyasî kuşatması, cihad duygusunun yozlaşmasına ya da tamamen unutulmasına zemin hazırlamaktadır.

Peki neden kayboldu/kayboluyor?

Ailede çocuklarımıza sabır, mücadele, direniş, gayret ve diriliş ahlâkını aşılamak yerine rahat, haz ve konfor kültürünü öğretiyoruz, onları bu kültüre esir ediyoruz. Cihad duygusu evde köreliyor.

Eğitimde okullar bilgi veriyor ama ruh, mücadele ve dava bilinci kazandırmıyor. Cihad düşüncesi; çalışmayı, azmi, adâleti, hakkı savunmayı içeren yönüyle ders kitaplarından çıkarılmış durumda.

Türkiye’deki din dersleri, çoğunlukla ezber ve ritüellere odaklanıyor. Din eğitimi yüzeyselleşiyor. Cihadın "nefis terbiyesi" boyutu neredeyse hiç işlenmiyor.

Gençler, cihadı sadece "savaş" olarak biliyor; oysa Peygamberimiz "En büyük........

© İstiklal