menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kurban Bayramı’nın Hikmeti ve Bayramların Medenî Boyutu Üzerine

12 0
previous day

Dinî bayramlar, İslâm ve insanlık tarihinde bayram sevincinin yanı sıra toplumsal barışın, vicdanî arınmanın ve insanî bağların, dayanışma ve yardımlaşmanın yeniden inşa edildiği derin manalı zaman dilimleridir. Kurban Bayramı da bu özel günlerin en kıymetlisidir. Zira bu bayram, kırgınlıkların unutulduğu, dostlukların tazelendiği, sevinçlerin paylaşıldığı ve nihayetinde toplumsal barış ile huzurun yeşerdiği bir manevî iklimi, dayanışmayı ve yardımlaşmayı taşır.

Kurban, sadece maddî bir ibadet değil, insanın nefsini terbiye etmesi, bencillikten arınması, diğerkâmlığı öğrenmesi ve Allah’a (c.c.) takva ile yakınlaşması için ilâhî bir imkândır. Nitekim Kur’ân-ı Kerim’de de vurgulandığı üzere: “Onların ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşır; O’na ulaşacak olan ancak sizin takvânızdır.” (Hac, 22/37). Bu yönüyle bayramlar, kişinin iç dünyasında ahlâkî olgunluk, toplumda ise hukuk, hakkaniyet, hak ve adâlet temelinde barışçıl bir yapı inşa etmenin önemli vesilesidir.

İçinden geçtiğimiz çağda bilimin ışığında ilerlerken, teknolojik ve ekonomik başarıların yanında insanî, İslâmî be millî değerlerimizi muhafaza etmek her zamankinden daha büyük bir önem taşımaktadır. Gelişen dijital dünyanın hız ve ferdiyetçilik vurgusu, bizleri kolayca vicdanî boşluklara, mana ve maneviyat kaybına sürükleyebiliyor. Bu bağlamda Kurban Bayramı, bize manevî bir durak, bir hatırlayış imkânı sunar.

Paylaşmanın, fedakârlığın, insanî yakınlığın manasını yeniden düşünmemizi sağlar. Bir toplumda adâletin tesisi, yalnızca yasal düzenlemelerle değil, ferdlerin vicdanî, insanî, ahlâkî sorumluluk bilinciyle mümkündür. Bayram........

© İstiklal