Örgün Eğitim Üzerine
Geçtiğimiz haftalarda yazılarıma yaşadığım sağlık sorunları sebebi ile ara vermek zorunda kaldım. Mesleki ve sosyal hayatımın tabii bir zorunluluğu olarak sürekli olarak İstanbul'un çeşitli mekanlarında yemek-içmek durumunda kalan biri olarak yaşadığım gıda zehirlenmesi beni çeşitli konularda uzun süre düşünmeye itti. Bu süreç boyunca hem kıymetli okuyucularımızdan hem de yakınlarımızdan arayıp soran, durumumuzu ve yazılarımızı merak ederek soran tüm dostlarımıza teşekkür etmek istiyorum her şeyden önce.
Yeni eğitim öğretim yılı
Malumumuz bu hafta okullar açılıyor. Her yaştan küçük büyük öğrenciler kimi zaman tatlı bir heyecan, kimi zaman tatilin bitişinden duydukları üzüntüyü içlerinde taşıyorlar. Okulların açılışı salt bir öğrenci meselesinden de öte aynı zamanda iktisadi, sosyal de bir mesele. Tüm öğrencilere harika bir eğitim öğretim yılı diliyorum.
Aileler evlatlarının öğrenimi hakkında heyecan ve endişelere sahipken aynı zamanda mevcut ekonomik strüktürde işin farklı bir boyutu ile muhatap oluyorlar. Yeni eğitim öğretim yılı kimi ticari işletmelerin beklediği; kitap basım yayın, kırtasiye alanlarında faaliyet gösteren tacirler için yılın en verimli yılı iken eğitim öğretim yılının açılışı ailelerin tatil planlarını bile etkilediğinden turizm sektöründe bile fiyatlarda dalgalanmaya sebep oluyor.
Ancak bu yazımda asıl tartışmak istediğim şey yeni eğitim öğretim yılının iktisadi etkileri kesinlikle değil.
Örgün eğitim/örgün esaret
Şahsım adına konuşacak olursam örgün eğitim yıllarımı hayatımın en kötü yılları olarak tanımlamak abartı olmaz.
Her hücresinde, her düşüncesinde özdeşlerinden farklılık taşıyan insanın doğasına aykırı olarak her........
© İstiklal
