Düşük Finansal Okuryazarlığın Götürüleri Üzerine (2)
Önceki yazımızda insanımızın yatırım anlayışı ve tercihlerinin ekonomimiz üzerindeki etkilerinden bahsetmiştik. Bu yazımızda daha çok meseleyi tarihî açıdan ele almanın faydalı olacağı kanaatindeyim.
Akşam haberlerinde çok cüzi kâr payları elde etme hevesiyle kuyumculara emanet edilen altınların başlarına gelenler, özellikle yaşlı vatandaşlarımızın belki bir ömür biriktirdiği döviz ve altın birikimini dolandırıcılara teslim edişleri, bilumum hırsızlık vakaları artık görmeye alışık olduğumuz görüntülerdir.
Tüm bu güvensizlik ortamına rağmen insanımız bankaların müşterilerine sunduğu fiziki altın saklama güvencelerini, kâr payı getirilerini görmezden gelerek fiziki yatırımlarına devam etmektedirler.
Bu bağlamda ne yazık ki çözüm, 500 sene önce zaten ortaya koyulmuştur.
Ne yazık ki o daha 1400'lü yıllarda insanların altın ve varlıklarını teslim ederek karşılığında senet ve belgeler aldığı, toplanan bu sermayenin devletlerin hatta Papalık'ın kaderini değiştirdiği o meşhur Medici Bankası gibi oluşumlar topraklarımızda hâlâ ortaya çıkmamıştır.
Osmanlı Devleti'nin belki de en büyük eksiklerinden biri de son yüzyıllara kadar sermaye birikimini kurumsal bankacılık yerine bireysel ve geleneksel yollarla sürdürmüş olmasıdır. İşbu durum uzun vadede yerli burjuvazinin ve millî finans çevrelerinin oluşmasını engellemiş, halkımız bugünkü davranışlarına uzanan bozuk bir finansal düzeni tetiklemiştir.
Bugün ne yazık ki liselerimizde gösterilen ithal tarih derslerinde coğrafi keşifler, sömürgecilik anlatılırken bu faaliyetlerin finansmanı hususları anlatılmamaktadır.
1600'lü yıllarda başlayan devlet imtiyazlı şirketlerin, ticaret kumpanyalarının hisselerinin nasıl pazarlandığı, bu pazarlamadan elde edilen sermayenin ne şekilde değerlendirildiğini anlamadan, küresel siyaseti anlamak........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein