DİPLOMASİ ÜZERİNE
Ağustos ayı geldi çattı ve geçiyor, yaz başladığı gibi bitiyor. Tatiller, hevesler, gelişmeler, planlar ve arzular derken bugünü de bu ayı da bu harcıyoruz malumunuz.
Latince Deyişler Antolojisi'nde rastladığım, dikkatimi çeken meşhur bir deyiş, bir söz var. "Amici, diem perdidi." Dostlar bugünü de harcadım. Basitliğinin ötesinde ömür kavramı, zamanı nasıl geçirdiğimiz hususlarını düşündürmesi asıl mühim olan şey. İşte geçen bir yazın, planların, Ağustos planlarının ötesinde tarihe baktığımızda Ağustos ayı milletimizin şanlı zaferlerine, övünçlerine tarih düşmesi, ev sahipliği yapması hasebiyle zaferle özdeşlemiş ve geçmişimiz için çok önemli bir aydır.
Malazgirt Meydan Muharebesi, Otlukbeli Savaşı, Çaldıran Zaferi, Mercibadık Zaferi, Belgrad'ın Fethi, Tunus'un fethi, Mohaç Meydan Muharebesi, Kıbrıs'ın Fethi, Sakarya Meydan Muharebesi, Büyük Taarruz ve daha niceleri...
Türk-İslam coğrafyası için büyük zaferlere tarih düşmekle birlikte Ağustos ayı bugünkü dünya siyasetini temelinden değiştiren, devlet politikalarını yeniden şekillendiren çok büyük bir katliama, saldırıya da sahne olmuştur 2. Dünya Savaşı sırasında: Hiroşima ve Nagasaki'ye atom bombası saldırısı. İş bu saldırı ve katliamlar dünya siyasetine, politikaya nükleer caydırıcılık hususunu kazandırmıştır.
Atom bombası aşırı yıkıcılığını ve gücünü korkunç yüksek derecede bir enerjinin, çok yüksek bir hızda dağılmasından alır. Bundandır ki atom bombaları birçok bomba gibi yer yüzünde değil yere yakın bir konumda havada patlatılır. Yerden belli bir mesafede patlayan atom bombasının enerjisi yeryüzüne çarparak tekrar........
© İstiklal
