Türkiye’nin Tarihsel Misyonu ve Avrupa’nın Çıkmazı
Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılmasının ardından Arap coğrafyasına yerleştirilen sözde “liderler”, aslında kendi halklarının iradesini temsil etmekten ziyade Batılı güçlerin çıkarlarını koruyan birer gardiyan olarak işlev gördüler. Sykes–Picot Antlaşması’nın (1916) ardından İngiliz ve Fransız mandaları altında şekillenen bu yönetimler, bölge halklarını bağımsızlık görüntüsü altında siyonizme hizmet eden kukla rejimlere mahkûm etti. Bu durum, Arap toplumlarının kendi gerçek iradelerini yansıtacak bir siyasi yapıya kavuşmalarını engelledi. Bugün ise bölge, bu dayatılmış yönetimlerden kurtularak özgür iradeleriyle kendi liderlerini seçebilecekleri yeni bir döneme girmektedir. Bu süreçte Türkiye, Osmanlı’dan miras aldığı tarihsel misyonuyla yeniden bir çekim merkezi haline gelmektedir.
Avrupa devletleri de bu gerçeğin farkındadır. Çünkü İsrail, Batılı güçlerin Osmanlı’yı yıktıktan sonra Ortadoğu’ya bir hançer gibi sapladıkları, adeta “zafer abidesi” olarak kurdukları bir projedir. Ancak bu proje artık sürdürülemez hale gelmektedir. Avrupa devletleri İsrail’i yok etmek istememektedir, fakat kendi halklarını bastırabilmek için İsrail’in Gazze’deki katliamlarını durdurmasını talep etmektedir. Aksi halde Avrupa’daki yöneticiler, bizzat kendi halklarının baskısıyla makamlarını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Çünkü bugün Avrupa sokaklarında yüz binlerce insan, “İsrail........
© İstiklal
