menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kutsala Dokunulmazlık: Tarih ve Tepkiler Işığında Peygamber Emanetine Sahip Çıkma

13 0
02.07.2025

İstanbul — Dünyanın dört bir yanında yükselen nefret söylemleri, hakaret içeren karikatürler ve kasıtlı aşağılamalar, Müslüman kimliğinin kalbine saplanan bir hançere dönüştü. Bu eylemleri “provokasyon” diye geçiştirmek, meselenin özünü gözden kaçırmaktır. Zira Peygamber sevgisi, bizim için sadece duygusal bir bağ değil; tarihî bir miras, medenî varoluşumuzun temel taşı ve ilahî bir emanettir.

1894 yılında Paris’te sahnelenen “Mahomet” adlı tiyatro oyunu, doğrudan Hz. Muhammed’i (sallallahu aleyhi ve sellem) aşağılıyordu. Dönemin Osmanlı Padişahı II. Abdülhamid, askerî ve ekonomik açıdan zayıf olmasına rağmen, Fransız hükümetine sert bir ültimatom gönderdi:

“Bu oyun derhal kaldırılmazsa, Fransa ile tüm diplomatik ilişkiler kesilecek ve savaş ilan edilecektir.”
Fransız Dışişleri Bakanı Théophile Delcassé, bu tehdidi ciddiye aldı. Oyun yasaklandı, Osmanlı’ya resmî özür dilendi. Bu duruş, “emanete ihanetin kabul edilemezliği”nin evrensel bir ifadesiydi. Zira Abdülhamid, Peygamber’in (sallallahu aleyhi ve sellem) emanetini siyasi çıkarların üstünde tutmuştu.

Hudeybiye Antlaşması görüşmelerinde, müşrik temsilci Süheyl bin Amr, tartışma esnasında Hz. Peygamber’in (sallallahu aleyhi ve sellem) sakalına uzanmaya kalktı. O anda, sahabe Muhammed bin Mesleme (kaynaklarda Muhammed bin Şübî olarak da geçer), kılıcını çekerek araya girdi:

“Elini çek! Yoksa kolunu keserim!”
Bu refleks, sıradan bir koruma eylemi değildi. Cahiliye döneminde sakal okşamak........

© İstiklal