menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

GÜÇ OYUNU

17 7
10.08.2025

Uluslararası siyasetin son dönemine damgasını vuran en önemli jeopolitik gelişmelerden biri, Çin ve Rusya’nın giderek derinleşen stratejik ortaklığıdır.

Bu yakınlaşma, yalnızca iki ülke arasındaki taktiksel çıkar birliğinden ibaret olmayıp, Soğuk Savaş sonrası dönemin güç mimarisine karşı uzun vadeli bir meydan okuma potansiyeli taşımaktadır.

Amerika Birleşik Devletleri ile yaşanan gerilimler, yoğunlaşan askeri temaslar ve artan ekonomik karşılıklı bağımlılık, küresel güç dengelerinde “yeni bir eksen”in ortaya çıkabileceği yönündeki tartışmaları hiç olmadığı kadar güçlendirmiştir. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e yönelik olarak sarf ettiği “yüz yıldır görülmemiş değişimleri birlikte gerçekleştirebiliriz” sözleri, bu ortaklığın stratejik pusulasını ve mevcut uluslararası düzenin kurucu ilkelerine meydan okuma niyetini berrak biçimde ortaya koymaktadır. Bu ifadeler, yalnızca diplomatik nezaketin ötesinde, tarihsel kırılma anlarında görülen ittifak manifestolarını andırmakta; iki liderin de kendilerini 21. yüzyılın güç yeniden dağıtım sürecinin öncüsü olarak konumlandırdığını göstermektedir.

Bu meydan okuma, içi boş bir retorikten ibaret değildir.

Özellikle Ukrayna savaşının ardından Rusya’nın Batı tarafından uygulanan ağır ekonomik yaptırımlar, Pekin-Moskova hattındaki işbirliğini hem hızlandırmış hem de çeşitlendirmiştir. 2023 yılında ikili ticaret hacminin 240 milyar doları aşması, Rusya'nın Çin’in en büyük petrol tedarikçisi konumuna yükselmesi ve aralarındaki ticarette ulusal para birimlerinin kullanım oranının ’ı geçmesi, asimetrik olsa da kökleşen bir karşılıklı bağımlılığın altını çizmektedir. Bu ekonomik entegrasyonu tamamlayan unsur ise, giderek artan bir askeri eşgüdümdür. “Vostok” ve “Joint Sea” gibi çok uluslu tatbikatların ötesinde, iki ülkenin nükleer kapasiteli bombardıman uçaklarıyla Japon Denizi ve Doğu Çin Denizi üzerinde gerçekleştirdiği ortak devriyeler, sembolik mesaj sınırlarını aşarak doğrudan caydırıcılık boyutuna ulaşmaktadır. Bu tür hamleler, hem ABD’ye hem de onun bölgesel müttefiklerine........

© İstiklal