menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Direniş mi, Vekalet mi?

12 0
previous day


Süveyda’da Bedevi bir tüccarın kaçırılmasıyla başlayan yerel gerilim, birkaç gün içinde sadece bir etnik çatışmanın değil, Suriye’nin siyasi geleceğini belirleyecek vekalet savaşlarının merkezine dönüşen bir kriz olarak şekillendi.

Dürzi toplumunun ruhani lideri Hikmet el-Hicri’nin uzlaşmaz ve giderek daha keskinleşen tutumu, bu çatışmayı yalnızca yerel dinamiklerden değil, aynı zamanda uluslararası dengelerden beslenen çok katmanlı bir krize dönüştürdü. 13–16 Temmuz tarihleri arasında yaşanan ve 200’e yakın insanın hayatını kaybettiği çatışmalar, ilan edilen ateşkesin sahada hiçbir etkisinin olmaması ve tarafların karşılıklı suçlamalarıyla daha da derinleşti.

El-Hicri'nin hükümet güçlerini ateşkesi sabote etmekle suçlayıp “direniş” çağrısı yapması, Şam'ın devlet otoritesini yeniden tesis etme çabasını doğrudan hedef alan bir siyasi meydan okuma olarak okunmalıdır.

Bu süreçte, İsrail’in pozisyonu artık perde arkasından destek veren bir aktör olmaktan çıkıp doğrudan ve açık askeri müdahale yürüten bir güç kimliğine bürünmüştür. Süveyda çevresindeki hükümet birliklerine yönelik hava saldırılarının ardından İsrail, Şam’daki Savunma Bakanlığı’nın girişine kadar uzanan alanda birden fazla hedefi vurmuş, bu eylemlerini ise resmi sosyal medya hesaplarından duyurarak yalnızca bir askeri operasyon değil, aynı zamanda siyasi bir beyanname yayımlamıştır. Başbakan Netanyahu’nun, bu saldırıların Şam yönetiminin Dürzi toplumuna karşı kullanmayı amaçladığı........

© İstiklal