menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Güneş Altında Buz / Ecel Karşısında İnsan

7 2
28.09.2025

Yer: Bağdat. Yıl: Tahminen günümüzden 1100 yıl kadar önce.

Mutasavvıf Alim Cüneyd-i Bağdâdî, Bağdat sokaklarında talebeleriyle birlikte yürürken bir buz satıcısının şöyle seslendiğini duyar: “Sermayesi hızlı bir şekilde eriyen bu fakirden buz alan yok mu?”

Cüneyd-i Bağdâdî bu sözleri duyar duymaz birden durdu. Yere çöktü ve o anda yoğun bir tefekkür haline geçti.

Talebeler merakla sordular: “Ne oldu Hocam? Niye durdunuz?”

Evet, Bağdat'ın kesif ve bunaltıcı sıcağında bir fakir kişi, dağlardaki mağaralardan zaman zaman Bağdat’a getirdiği buzları satarken bir yandan da o sıcak ortasında buzların hızla eridiğini görüp elinden bir şey gelmiyordu.

Tek sermayesi buzlar olan o adam, sermayesinin yok olup gittiğini gördükçe adeta panik halinde bağırıp çağırıyordu.

“Sermayesi hızlı bir şekilde eriyen bu fakirden buz alan yok mu?”

Mutasavvıf Alim Cüneyd-i Bağdâdî’nin o manzara karşısındaki tefekkürü müthiş idi. O anda diz çöküp de kendinden geçtiği o ahvalde, talebelerine şöyle seslendi: “Bu adamın söylediklerine dikkat edin! Eriyen sadece buzlar değil, aynı zamanda ömür sermayemiz de buz gibi eriyip gidiyor. Bu adam güneş karşısında eriyip giden sermayesine sahip çıkamadığı gibi biz de her gün her gün azalan ve sona doğru giden ömür sermayesinin son bulmasına engel olamayız. Buz gibi eriyip de bitecek bu hayat. Öyleyse tek çare var. Ömrümüzün kıymetini bilerek ve onu iyi değerlendirmek suretiyle Ahireti kazanmamız şarttır.”

Bu tefekkürden sonra Cüneyd-i Bağdâdî ve talebeleri o buz satıcısının tüm........

© İstiklal