İklim Kanunu mu Dediniz? Kim İçin, Ne İçin?
Şu günlerde Meclis’te konuşulan bir yasa var: “İklim Kanunu”. Kulağa hoş geliyor elbette. Sanki doğamız korunacak, gelecek nesiller için güzel bir dünya bırakılacak gibi... Ama gelin görün ki bu işin içeriği biraz daha dikkatli incelendiğinde, aklımıza bazı sorular da gelmiyor değil.
İklim değişikliği, küresel ısınma gibi kavramları son yıllarda çok sık duyuyoruz. Elbette doğanın korunması hepimizin görevi. Ancak bu konular bazen öyle bir noktaya çekiliyor ki, abartılı felaket senaryoları eşliğinde halktan yeni fedakârlıklar bekleniyor.
Örneğin, NASA'nın verilerine göre, 1995 ile 2015 yılları arasında atmosferdeki karbondioksit oranı artmış, bu da dünya sıcaklığında sadece 0,05 derece bir artışa neden olmuş. Yani bu hızla giderse 400 yıl sonra sıcaklık 1 derece artacak. Bu durum elbette dikkate alınmalı, ama ortada koparıldığı kadar büyük bir kıyamet havası var mı, tartışılır.
Dahası, dünya üzerindeki karbon salınımının R’sinden fazlası yalnızca üç ülkeye ait. Bunlar: ABD, Çin ve Hindistan. Türkiye’nin payı ise sadece %1 civarında. Peki bu durumda neden en sert önlemleri bizim almamız gerekiyor? Bu yük neden bize düşüyor?
Gelişmiş ülkeler yıllarca sanayileşerek doğayı........
© İstiklal
