Ekranın Önü "Vatan ve Millet", Arkası "Şantaj ve Zillet"
Son günlerde ortalık toz duman. Gözaltılar, tutuklamalar, mide bulandıran iddialar... Uyuşturucu partileri, fuhuş pazarlıkları, yatak odalarına yerleştirilen gizli kameralar ve o kameralarla kurulan şantaj tuzakları.
Biz bu haberleri okurken sadece midemiz bulanmıyor, aynı zamanda beynimizden vurulmuşa dönüyoruz. Neden mi? Çünkü bu iddiaların merkezindeki insanlar, her akşam evimize konuk olan, "bizden" sandığımız, doğruluğuna kefil olduğumuz, ağzının içine baktığımız "ekran yüzleri."
Biz onları ailemizden biri bildik. Akşam haberlerinde, tartışma programlarında karşımıza geçip saatlerce konuştular. Öyle güven verici, öyle kendinden emin tonlarla anlattılar ki; onlar ne dediyse inandık. Onlar birine "kızın" dedi, kızdık. "Sevin" dedi, sevdik. "Bu tehlikelidir" dedi, korktuk.
Toplumun kanaat önderi sandığımız, "Cesur gazeteci", "Dürüst yorumcu" diye alkışladığımız bu insanların, aslında kapalı kapılar ardında nasıl bir bataklığın içinde olduğunu görünce insanın aklına o korkunç soru geliyor: Biz yıllardır kimlerin aklıyla düşünmüşüz?
Hafızanızı bir yoklayın. Çok değil, 3-4 yıl önce bu ekranlardaki "büyük abiler", "büyük ablalar" bazı konularda yeri göğü inletiyordu. "Bu yapılan vatan........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Waka Ikeda
Daniel Orenstein
John Nosta
Grant Arthur Gochin