menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İran-İsrail Savaşı Üzerine…

9 4
27.06.2025

1979 İran İslam Devrimi öncesinde İran, İslam dünyasında İsrail’i tanıyan, İsrail ile iyi ilişkileri olan, İsrail ile diplomatik ilişkiler sürdüren Türkiye ile birlikte birkaç Müslüman ülkeden biriydi.

Şah dönemi İran'ı (özellikle 1960'lar ve 1970'lerde), İsrail'in petrol ihtiyacının önemli bir kısmını karşılıyordu. Net rakamlar bazı kaynaklarda değişiklik gösterse de, İsrail’in tükettiği petrolün ` ila ’inin bu dönemde İran’dan geldiği tahmin edilmektedir.

1979 İran İslam Devrimi'nden sonra İran, İsrail ile tüm ilişkilerini kesti ve İsrail’i devlet olarak tanımadığını söyleyerek, İsrail elçilik binasını Filistin Kurtuluş Örgütüne verdi.

İslam devrimi lideri İmam Humeyni İran İslam Cumhuriyeti’nin dış politikasını Filistin ve Kudüs’ün özgürlüğünü temel alan bir ilke üzerinde şekillendirmişti. İslam Devriminden sonra "Siyonizme karşı direniş ve denizden nehire özgür Filistin” şiarı ile bölgedeki direniş örgütlerine ciddi destekler vererek “DİRENİŞ CEPHESİ” oluşturuldu.

1980’lerden itibaren İran, İsrail’e karşı Lübnan’daki Hizbullah ve Filistin’de Hamas ve İslami Cihad gibi örgütlerle birlikte bir mücadele yürüttü. 7 Ekimle birlikte bu mücadeleye Yemen’deki Ensarullah hükümeti de katıldı.

İsrail ise, İran İslam Cumhuriyetinin varlığını en büyük tehdit olarak görmüş, Netanyahu Fox News ile yaptığı bir röportajda bizim için üç tehlike var: İRAN, İRAN, İRAN demişti.

7 Ekim Aksa tufanından sonra yaşanan gelişmeler, iki ülke arasındaki dolaylı savaşın açık çatışmalara dönüşmesini beraberinde getirdi.

2011 yılı Arap baharı süreci ile birlikte Amerika- İsrail birlikteliği Suriye yıkım projesini hayata geçirdi. Türkiye’de Ak Parti iktidarının ve bölge Arap ülkelerinin de desteği, Esed rejiminin hataları ile birleşince Suriye iç savaşa sürüklendi. İç savaşın sonunda 2024 Aralık ayında, bölgedeki İsrail karşıtı tek Arap devleti olan Esed rejimi yıkıldı. Geldiği günden beri İsrail için bir tehlike olmadığını söyleyen HTŞ rejimi kuruldu.

Siyonist rejimin sözde başbakanı Netanyahu bir konuşmasında şöyle dedi: “Bir yıl önce basit bir şey söyledim. Dedim ki Ortadoğu’yu değiştireceğiz ve gerçekten değiştiriyoruz. Suriye artık eski Suriye değil, Lübnan artık eski Lübnan değil. Gazze artık eski Gazze değil. Ve Şeytanın başı İran eski İran değil. Bu yüzden Suriye ile ilgili bir şey söylemek istiyorum. Biz Suriye ile çatışmaya girmek istemiyoruz. Suriye’ye karşı İsrail’in politikasını sahadaki gerçekliğe göre belirleyeceğiz. Unutmayalım ki onlarca yıl boyunca Suriye İsrail’e karşı aktif bir düşman devleti oldu. Sürekli başkalarının Suriye topraklarından bize saldırmasına izin verdi. İran’ın Hizbullah’ı silahlandırmasına izin verdi. Geçmişte olanların bir daha olmaması için bir dizi yoğun önlem aldık. Birkaç gün içinde Esed rejimin onlarca yıl boyunca inşa ettiği yetenekleri imha ettik. Bunu Suriye üzerinden bize bir tehlike yönelmemesi için yaptık. Suriye’den Hizbullah’a giden silah yollarına darbe vurduk. Hizbullah Suriye üzerinden gelen askeri tedarik yolunu kaybetti. Bu sözler İran eksenine verdiğimiz zararın kanıtıdır. Hizbullah’ın yeniden silahlanmasını önlemeye kararlıyız.”[1] Netanyahu’nun bu sözleri Suriye gerçeğini anlamak isteyenlere her şeyi anlatıyor, anlamak istemeyenler için söyleyecek söz yok ne söylesek ne anlatsak etkisi olmaz.

2012 de başlayan Suriye iç savaş süreci İsrail karşıtı tek Arap devleti olan Esed rejimini güçten düşürmüş Esed rejiminin Aksa Tufanı sürecinde, direniş cephesine destek vermemesine neden olmuştu. Hizbullah’ın Suriye iç savaşına dahil olması gücünü zayıflatmış aynı zamanda mezhepçilik fitnesi ile Hizbullah ve İran’ın yıpranmasına neden olmuştu. Bu durum İsrail’e Gazze ve Lübnan cephelerinde daha rahat hareket imkanı vermişti.

2024 Aralık ayında Esed rejimin yıkılıp HTŞ rejiminin kurulması, soykırımcı İsrail’in Suriye’de Gazze’nin 2-3 katı yer işgal etmesini beraberinde getirmişti. Tüm bu olanlarla birlikte Türkiye dahil adı İslam ülkesi olan halkı Müslüman ülkelerin Aksa tufanı sonrasında Gazze’deki soykırım karşısında İsrail’e karşı kınamak dışında somut hiçbir tepki koymamaları İsrail’i iyice pervasızlaştırdı.

Soykırımcı İsrail istediğim her İslam ülkesine saldırırım bu........

© İslami Analiz