Çıplak adam
Bismillahirrahmanirrahim!
Peşinen söyleyeyim “Vay efendim bu nasıl yazı, çıplak adam da neyin nesi, bizim üstümüz başımız yerinde, Hoca kendine baksın” diyenler olursa yazıyı okuduktan sonra bir daha konuşalım.
Bişkek
Bişkek’te yaşarken zaman zaman uzun park gezilerine çıkardım.
Şehirde devasa büyüklükte parklar vardı.
Bişkek’e kocaman bir park şehir demek de mümkün aslında.
Çünkü üç katlı evlerin boyunu bir hayli aşan ağaçları, balkonlara yuva yapan sincapları, şehri boydan boya kaplayan sulama arıkları ile Bişkek Türkiye’de hiç görmediğimiz kadar yeşil bir şehirdi. Yol kenarlarında Tanrı Dağlarından eriyen suyun şehrin içini dolaştığı sulama arıkları bile vardı.
Neyse!
Moralim bozuk, arkadaşlardan birisi ile girdiğim ağız münakaşasından tartışmasız mağlubiyetle ayrılmışım.
Bir taraftan yürüyor bir taraftan da kendi kendime söyleniyorum.
Fark etmeden kendimi parkta buldum.
I. Çıplak Adam
Sovyetler dağıldıktan sonra ödenek olmadığı için bakımsızlıktan iyice ormanlaşmış bu parkın içinde gezerken ağaçların arasında çırılçıplak bir adam görmeyeyim mi?
Adamcağız güneşlenmek istemiş, bununla da yetinmeyip iyice güneşlenmek istemiş olmalı ki üzerinde ne varsa çıkarmış, sere serpe güneşlenecek bir köşe ayarlamakla meşguldü kendine.
Beni fark etmedi.
Ağaçların arasında çıplak adamı görünce gayri ihtiyari yaprakları kendime siper edip önce ortada ne döndüğünü anlamak için birkaç saniye olay mahallini izledim.
Gözlerimi kısıp sinirle “Ne oluyor lan orada?” diye ortaya çıkıp çıplak adamla göz göze gelmemiz bir oldu.
Belki üç dört saniye birbirimize bakıp durduk.
Sonra neden, adam ani bir kararla kaçmaya başladı.
Adam kaçınca ben de kovalamaya başladım. Kovalarken arada Türkçe “Gel lan buraya!” diye bağırıyorum.
Belki beş on saniye adamı kovaladıktan sonra birdenbire durdum ve soluk soluğa ellerimi dizlerime koyup önümdeki yeşil otların içinde bir şey görmüş gibi bir noktaya bakarak düşünmeye başladım.
“Ben ne yapıyordum?” “Bu adamı neden kovalıyordum?” ve en önemlisi “Diyelim ki adamı yakaladım, ne yapacaktım?”
Son soru bir garipti.
Üstelik kovaladığım adam bir hayli........





















Toi Staff
Gideon Levy
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein