Açık tabut töreni
Bismillahirrahmanirrahim
Beni en son bıraktığınızda tiyatro festivallerinde oyun izliyor kırmızı halılarda arz-ı endam ediyordum.
Taşkent’te kaybettiğim aşkımı araya araya nihayet Aktau’ya gelmiş hatta bulmaya da çok yaklaşmıştım.
Ama çare yok.
Dünyanın incisi, toplu taşıması ile metrosuyla, gezilecek mesire yerleri devasa parkları, her köşe başındaki sürprizleri ile ünlü, bin yıllık devlet aklımızın ikametgahı, tertemiz havasıyla müstesna başkentimiz Ankara’ya -havaalanına metro ile ulaşılamayan nadir başkentlerden olması hasebiyle- aman göz değmesin maksadında “MaşaAllah MaşaAllah” diyerek gürültülü bir giriş yaptım.
Ankara’nın kasvetli havası beni yine eskilere götürdü.
Yıllar yıllar önce Bişkek’teyim!
Bir yere yetişmeye çalışıyorum.
Aceleyle merdivenlerden indim, binanın cümle kapısını biraz beceriksizce açtım. Dışarı adım atmamla ilginç bir nümayişle karşılaşmam bir oldu.
İhtiyarlardan oluşan bir bando. Hepsi altmış yetmiş yaşlarında dört kişi.
Ceviz ağacından yapılma bir tabut…
İçinde yaşlı bir amca takım elbise kravat yatıyor.
Tabutun başında bandodan hariç beş tane de yaşlı kadın en güzel elbiselerini giyinmiş küme olmuş bekleşiyorlar.
“Sakin bir günümüz geçmeyecek mi arkadaş bu da neyin nesi?” diye kendi kendime söylenerek ilginç toplantıyı izlemek için ben de o tarafa doğru seğirttim.
Açık tabut töreni
Açık tabut töreni hemen oturduğum evin karşısındaki ağaçlık alanda yapılıyordu. Anlaşılan yeni başlamışlardı.
Tabutta yatan mevtayı takım elbise kravat giydirmişler, iskarpinlerini parlatmışlar, uzun boylu bir Rus insanı, göğsünde madalyaları ifadesiz bembeyaz bir yüzle yatıyor.
O sırada bando hüzünlü bir marşa başladı.
Yaşlı kadınlar kendi aralarında dedikodu yapıyorlar.
Küçük törenimizdeki en üzgün yüz bana ait.
Ölüm ve müzik bir araya gelince o kadar etkili oldu ki kendi derdimi unuttum neredeyse ağlayacağım.
Müziğin en güzel yerinde kadınlardan birisi birden tabuta doğru hamle yaptı. “Sergey! Ah Sergeycik! Hep böyle üstün başın kirli olurdu zaten.” diye adamın gömlek yakasına iyice yaklaşıp bir şey incelemeye başladı. Rahmetli artık sağken hardallı bir şey mi yemiş, ketçap mı dökmüş ne ettiyse yakasındaki leke........





















Toi Staff
Gideon Levy
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein