menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Günlüğümdeki Ecdat Toprağı Moğolistan

10 0
23.09.2025

2017 Mayıs’ının son günleriydi ve mübarek Ramazan ayıydı. Türkiye Diyanet Vakfı’nın Uluslararası İmam Hatip Liselerine öğrenci seçiminin son ayağını tamamlamak için Moğolistan’ın başkenti Ulanbatur’dayız. Aslında son ayak Doğu Türkistan olacaktı ama Çin yönetiminin baskı ve zulümleri sebebiyle kardeşlerimizin fişlenmesinden ve daha fazla zulme maruz kalmalarından endişe ettiğimiz için onlara dua ettik ama programa dâhil edemedik.

Moğolistan, Doğu ve Orta Asya’da bulunan denize kıyısı olmayan bir ülkedir. Kuzeyde Rusya ile doğu, batı ve güneyde ise Çin ile komşudur. Resmi haritalar Çin’i komşu gösterdiği için öyle diyoruz ama asıl batı komşusu Doğu Türkistan-Sincan Uygur Özerk Bölgesi’dir.[1]

Bugünkü Moğolistan, tarihte bir dönem Göktürkler tarafından yönetilmiştir. Bu pencereden bakıldığından ecdat toprağıdır. Moğol İmparatorluğu ise 1206 yılında Cengiz Han[2] tarafından kurulmuştur. Cengiz Han, Moğol halkı tarafından çok sevilmektedir. Günümüzde Moğolistan, dış politikasında önceliği siyasi ve coğrafi şartların da gereği olarak Çin ile Rusya’ya tanıdığı için Türkiye ile ilişkileri istenen düzeyde değil maalesef.

Moğolistan, dünyanın en seyrek nüfuslu ülkesidir. 1.5 milyon metrekarelik yüzölçümüyle Türkiye’nin iki katı toprağa sahip olsa da nüfusu Türkiye’nin yüzde dördü kadardır. Diğer Türk Cumhuriyetlerine bakarak Müslüman nüfusu çok azdır. Toplam nüfusa oranı yüzde altıdır. Nüfusun çoğunluğu maalesef Budizm’i din olarak benimsemiştir. Toplam nüfusun yarısı başkent Ulanbatur’ da yaşamaktadır. Ulanbatur, Moğolcada “Kızıl Bahadır” anlamına gelmekteymiş. Türkçede argo bir kelime olan “ulan” zamanla “lan” olmuş. Kelime, yiğit ve bahadır anlamlarına gelmektedir.

Ulanbatur; Orta Kuzey Moğolistan’da, Tula Nehri[3] üzerinde bir vadide yer almaktadır. Şehir; ülkenin kültür, sanayi ve ekonomik kalbi ve aynı zamanda Moğolistan karayolu ağının merkezidir. Çok yoğun, tıkış-tıkış bir şehir. Hayat standardı ise çok düşüktür. Bakır madeni açısından dünyada ikinci sırada gelmektedir.

Asıl geçimleri, hayvancılık üzerine ama et mamul ürünlerini ithal ediyorlar. Etin kilosu iki dolar. Bugünkü parayla 82 TL civarı. Nedendir bilemiyorum Avrupa da dâhil olmak üzere Asya’da ve Afrika’da etin en pahalı olduğu ülke Türkiye. İnternetten bir göz attım ABD’den de daha pahalıyız.

Moğolistan’da trafik normalde sağdan işliyor. Ne var ki çok miktarda direksiyonu sağ tarafta olan araç var. Direksiyonu sağda olan araçlar uygun fiyata Japonya’dan geliyormuş. Bir defasında şoför sol kapıyı açtı; “buyur” dedi bana. Sanırım yoruldu benden yardım istiyor sandım. Arabaya bir bindim, direksiyon yok. Meğer sağdaymış.

TDV’nin koordinatörü mihmandarımız Halil kardeşimiz çok aktif. Güzel bir ekiple güzel işler yapıyorlar. Bir dernek kurmuşlar ve bu derneğin uhdesinde kız ve erkek öğrenciler için yurtlar açmışlar. Gençlerle buluştuk ve kısa bir sohbet yaptık. Maşallah İslami bilinç seviyeleri çok yüksek.

Bayülgen’e Gidiyoruz

Ulanbatur’da fazla kalmayıp uçakla Bayülgen’e gitmek üzere yola çıktık. Uçuş saatimiz 03.40 idi ama tam saatinde hareket edemedik. Hava çok soğuk, titredik adeta. Küçük bir pervaneli uçakla alışık olmadığımız bir yola çıktık. Hatırladığım kadarıyla otuz kişi kadardık. Uçağın küçük olması korkuttu bizi ama enginden uçması sebebiyle Altay Dağları’nı temaşa ederek yol aldık. Küçük uçağımız bir yerde indir-bindir yaptı, mola verdi. Bu arada iki valiz taşımak zorunda olan bir kadının çocuğunu kucağıma aldım, yardım ettim. Çocuk beni o kadar çok sevdi ki annesine gitmek istemedi. Ağlayarak vedalaşmak zorunda kaldık.

Bayülgen, uçaktan bakılınca çok büyük bir köy görünümünde. Bir yıl önce çok katlı bir bina yapılmış. Binalar çoğunlukla tek katlı mütevazı ve bahçeli. Çoğu evin........

© İnsaniyet