Yaz Kur’an Kursu
Yaz mevsimi gelip okullar kapandığında, mahallemizin çocukları için yaz Kuran kursu heyecanı başlardı. Camimizin küçük avlusunda toplanır, elimizde Kuran-ı Kerim’ler, yüzümüzde meraklı bir tebessümle hocamızı beklerdik. O yazlar, sadece dini bilgiler öğrenmekle değil, aynı zamanda dostluk, paylaşım ve unutulmaz anılarla doluydu.
İlk gün, hepimiz için biraz çekingen, biraz da merak doluydu. Yeni arkadaşlar, tanımadığımız hocalar ve bilmediğimiz bir düzen… 10 yaşındaki ben, sırt çantama Kuran’ımı ve bir defter sıkıştırıp camiye koşmuştum. Şeker Mahallesi’nin tam ortasında her şeyin tam merkezindeydi camimiz. Hocamız, güler yüzlü biriydi, bizi avluda karşılardı. Hep uzaktan görürdük hocamızı. Sakallı, güler yüzlü, her zaman uzun bir pardösü giyer, yolda gördüğü herkesle sohbet ederdi. “Burada sadece Kuran okumayı değil, güzel ahlakı da öğreneceğiz,” demişti. O an, bu kursun sadece bir ders değil, güzelliklerle ve oyunlarla geçeceğini hissetmiştim.
Bir gün, arkadaşım Ali, yanlışlıkla sureyi tersten okumaya başlayınca hepimiz kahkahalara boğulduk. Hocamız bile gülmekten kendini alamadı ama sonra nazikçe doğrusunu gösterdi. Ali’nin yüzü kıpkırmızı olsa da o an hepimizin birbirine daha çok bağlandığını hissetmiştim.
Hocamızın verdiği sureleri ilk ezberleyenlere hocamız küçük hediyeler veriyordu. Bunlar belki büyük hediyeler değildi ama başarının ödüllendirilmesi hepimiz için çok değerliydi.
Kursun en güzel yanı, öğle aralarında yaptığımız küçük pikniklerdi. Annelerimizin hazırladığı........
© İnsaniyet
