menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Gökhan Tunagil ile Kosova ve Sinema Üzerine

15 0
28.08.2025

6 Nisan 1992’de Avrupa’nın göbeğinde kadın, çoluk çocuk, yaşlı vahşice hunharca katledildi. Bu savaşın adı Bosna Savaşı’ydı. İnsanlığını yitirmiş sır(p)tlan sürüsü kendisi gibi canavar Birleşmiş Milletler’i de arkasına alarak bugün Gazze’de olduğu gibi, açık hava hapishanesine çevirdikleri Bosna’da insan avına çıkmışlardı.

İnsanlığa bu vahşeti unutturmayan ve hafızamızı diri tutan diş hekimi, yazar ve oyuncu Gökhan Tunalıgil ile sinema sanatına, savaşa ve hayata dair bir söyleyiş yapacağız.

Söyleşimize Tunalıgil ailesini tanıyarak başlayalım istiyorum.

Ben Kosova kökenli bir ailenin çocuğuyum. Babam Cemali Tunalıgil, yıllarca Kosova’da Türk Edebiyatı öğretmenliği yaptı. Daha sonra da Türk Partisi’nin başkanlığını üstlendi. Özellikle savaş yıllarında, yani Kosova’daki en zor dönemlerde, Türklerin hakkını en iyi şekilde savundu, onları temsil etti. Çocukluğum böyle bir mücadele ortamında geçti.

İlkokulu ve liseyi Kosova’da bitirdim. O yıllarda tiyatroya merak saldım, sahneye çıktım, insanlara bir şey anlatmanın gücünü hissettim. Ama çocukluğumun ve gençliğimin en derin izi, 1992’de Bosna’da başlayan ve ardından 1997-1999 arasında Kosova’da yaşanan savaşı birebir görmem oldu. Bir çocuğun gözünden savaş hem korku hem çaresizlik hem de hayatta kalma mücadelesiydi. O günleri yaşayan biri olarak, bugün sinemada anlattığım her hikâyenin arkasında kendi yaşadıklarımın ve ailemin mücadelesinin izleri vardır.

Biraz da Gökhan Tunalıgil’i anlatır mısınız lütfen?

Biraz önce bahsettiğim gibi, benim çocukluğum lise yıllarıma kadar Kosova’da geçti. Savaş bittikten sonra Türkiye’ye geldim. Kosova’da yaşarken hayallerim vardı: tiyatro, futbol, okulda başarı… Hepsini küçük yaşta hedef koymuştum. Türkiye’ye gelince hayatın akışı değişti ama o hedef koyma alışkanlığım hep sürdü.

2002’de Selçuk Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nde eğitime başladım ve 2007’de mezun oldum. 2014’e kadar Bursa’da mesleğimi sürdürdüm. Daha sonra Almanya Münster’de implantoloji ve çene cerrahisi üzerine yüksek lisans yaptım. Döndükten sonra hem mesleğimi icra etmeye devam ettim hem de kalbimin tutkusu olan oyunculuğa yöneldim

2015’ten itibaren ciddi şekilde çalışarak “Saklı Yüzler Bosna” filminde başrol oynadım. 2021’de vizyona girdi. Şimdi ise 2025’te “Güneşin Karanlığında Kosova” ile yeni bir sinema yolculuğuna çıkmış oldum. Bu film benim için sadece bir sanat projesi değil; doğduğum topraklara bir selam, yaşadığımız acıların ve kardeşliğin bir hatırlatıcısıdır.

Aktif olarak diş hekimliği yapan birisiniz, bununla birlikte sinema sanatı ile ilgileniyorsunuz. Sinema ile bağınız ne zamana dayanıyor? Hem hekimlik hem de sinema sanatı hayatınızı nasıl etkiliyor?

Benim sahneyle ilk tanışmam Kosova’daki lise yıllarıma dayanıyor. O dönemlerde küçük oyunlarda yer alıyordum. Ama belki de tiyatroya yönelmemin en büyük sebebi, yaşadığım coğrafyanın bana yüklediği duygulardı. İnsan kayıpları, göçler, savaşın bıraktığı izler… Hepsini çocuk yaşta içime gömdüm. Tiyatro benim için bir kaçış değil, bir anlatma aracıydı.

Türkiye’ye geldiğimde hekimlik yolunu seçtim ama içimdeki sanat tutkusu hiçbir zaman bitmedi. Hekimlik bana insanı anlama, onun derdini dinleme,........

© İnsaniyet