menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İş gücüne katılımda, anne olmak hala büyük dezavantaj

12 0
05.05.2025

İş hayatında cinsiyetlerarası eşitsizliği tarif etmek için ‘cam tavan’ terimini kullanmak çok doğru bir seçim. Mesele istihdama katılımdan terfi almaya kadar iş hayatının hemen her alanında görünmez bariyerlerin olduğunu ortaya koyuyor. Hukuken bir eşitsizlik yokmuş gibi bir görünüm varken, gerçek hayatta pek çok sebepten dolayı eşitsizlik hâkimiyetini sürdürüyor. Aslına bakarsanız, gelişmiş ekonomilerde, o anlı şanlı ‘örnek demokrasiler’de de bu sorun var. Dünyada, sadece kadın oldukları için üst yönetim kadrolarına erişemeyen milyonlarca insandan söz etmek mümkün. Ancak en azından onlar, belli kota uygulamalarıyla bu sorunu aşmayı deniyor. Söz gelimi Avrupa Birliği (AB), 2022 yılında onaylanan yasanın 2026 yılının ortasında yürürlüğe girmesiyle birlikte, büyük şirketlerin icracı olmayan yönetim kurulu üyelerinin en az yüzde 40’ının kadın olmasını zorunlu kılacak. Türkiye’de ise bu oran TÜİK verilerine göre yüzde 20.7.

Yönetici kadrolarda kadınların az olması sorunlardan biri, ancak daha büyük sorunlar var. En önemlisi yüzyıllık bir mücadeleye karşın hâlâ cinsiyete dayalı ücret farkının devam ediyor olması. OECD’ye göre, birçok ülkede kadınların ortalama ücreti erkeklerin ücretinden daha düşük. Veriler, OECD ülkelerinde kadınların ortalama olarak erkeklerden yüzde 11.9 daha düşük ücret aldıklarını ortaya koyuyor. Bu veri 2021 yılına ait, ancak bu dört yılda çok bir şeyin değişmediğini söylemek gerek.

İyileşmeler var ama hala iş gücüne katılım düşük

OECD tarafından yayımlanan ‘Türkiye Ekonomisi Araşırması’na göre, Türkiye’de iş hayatında cinsiyetlerarası eşitsizlik, OECD ve AB ülkeriyle kıyaslandığında çok daha kötü… Türkiye’de kadınların iş gücüne katılımı son on yıldaki ilerlemelere rağmen zayıf kalmaya devam ediyor. Son on yılda kadınların iş gücüne katılımı farkındalık kampanyaları ve iş hukuku reformları gibi bir dizi önlemle desteklendi. Bu çabaların sonucunda, 15-64 yaş arasındaki kadınların iş gücüne katılımı 2013’te yüzde 33.8’ken, 2023’te yüzde 40.9’a yükseldi. Bununla birlikte, Türkiye’de kadınların iş gücüne katılım seviyesi, diğer OECD ülkelerindeki seviyelerin önemli ölçüde altında. Ayrıca kadınlar iş gücüne katıldıklarında erkeklerden daha yüksek işsizlik oranlarıyla karşı karşıya kalıyorlar.

Türkiye’de ‘eşit işe eşit ücret’ meselesini tabii ki tartışmak gerekiyor, ancak, kazanç farkının çoğu ücret eşitsizliklerinden değil, istihdam farklarından kaynaklanıyor. Buna karşılık, Kuzey Avrupa ülkelerinde istihdam ve katılım farkları çok daha düşük olduğundan, ücret eşitsizliği temel sorun olarak öne çıkıyor.

Sosyo-kültürel önyargılar etkili

Kökleşmiş toplumsal davranış kalıpları, Türkiye’de kadınların iş gücüne katılımını iyileştirme ve kadınlarla erkekler arasında eşitliği teşvik etme çabalarını engelleyen temel etmenlerden biri. Kültürel normlar, özellikle kadınların hayatında iş-ev dengesinde geleneksel rolleri güçlendirmeye devam ediyor. ‘Anne’ rolü bu anlamda kadınların iş gücüne katılımını engelleyen en temel mesele. Bu, kadınlar tarafından da genel olarak benimsenmiş bir rol. Nüfusun yüzde 64’ü ‘ev hanımı olmayı’ ücretli bir işte çalışmak kadar tatmin edici görüyor; ki bu OECD ortalamasında da benzer. Ancak, diğer inançlar OECD ortalamasıyla daha az uyumlu… Örneğin nüfusun yüzde 52’si erkeklerin kadınlardan daha fazla iş fırsatı hak........

© İlke TV