İLKE’DEN | ‘Oyunbozanlar’dan korkmayalım
insan çıtır ekmeği ısırdığında,
kırıklar dolar kucağına,
işte orası umudun tarlasıdır.
ve orada başaklar ağırlaştığında,
sayısız ah dökülür toprağa.
didem madak / “ah’lar ağacı”
Alıştığımız kalıpları sorgulayıp “daha iyi bir yaşam mümkün müdür?” sorusuna yeni cevaplar arayanlardan önce her zaman korkulur; endişe ile yaklaşılır. Böyle zamanlar kırılma anlarıdır ve kırılmaktan korkarız.
Peki ya kırılmaya farklı baksak? Bildiğimiz yıkıcı ve olumsuz anlamından çıkarsak ve kırılmanın yeni bir şey yapmanın fırsatı olabileceğini görmeye çalışsak…
Belki kırıldığımızda dökülen parçaları istediğimiz gibi birleştirme fırsatı doğar, zor da olsa… Bir imkan, yepyeni bir imkan doğar belki…
Bir şey kırılmadığında varlığını bile unutabiliriz, çatlakları, bozulan parçaları görmezden geliriz. Örneğin ırkçı sözler alenen ortaya dökülmedikçe ırkçılık bizden uzakmış gibi davranırız. Belki bütünken cesaret etmediğimizi, kırılınca ‘yeniden yapmaya’ cesaret ederiz.
Buraya kadar okuduklarınızın ilham kaynağı, feminist yazar ve kuramcı Sara Ahmed. Sara, 14-15 Mayıs tarihlerinde İstanbul’daydı ve ‘oyunbozan feminist kavramı’ üzerine yaptığı sohbette buna benzer şeyler anlattı.
Biz de oyunbozan zamanlardan geçiyorken Sara’nın anlattıkları; kırılma anlarında oyunbozanlardan huzuru kaçan, öfkelenen, yeni bir gelecekten korkanları hatırlattı.
Barış süreci tartışmalarında, mekanın (siz vatanın diye de okuyabilirsiniz) sahibi olduğuna inanmış, çatışmasız/düşmansız bir hayatı hayal bile edemeyenlerin öfkeli tepkilerine tanık olduk.
Çatışmalı süreçleri sona erdirmek ve barışı mümkün........
© İlke TV
