Ada: İmralı örneği üzerinden alternatif bir okuma denemesi
Michel Foucault’nun heterotopya kavramı, toplumun dışladığı, norm dışı kabul ettiği, düzenin içinden ama ona karşı duran mekanları tanımlar. Bu mekanlar çoğu zaman iktidarın, bireyi disipline ettiği, gözetim altında tuttuğu alanlardır. Ada, bu anlamda en keskin heterotopya örneklerinden biridir: fiziki olarak sınırlandırır, simgesel olarak dışlar ve ideolojik olarak yeniden şekillendirir.
Ancak bu genel kabul gören anlamın dışına çıkan özgün bir tarihsel pratiğe tanık oluyoruz: Abdullah Öcalan’ın İmralı Adası için “Bu adayı barış adası yapacağız” sözü, klasik heterotopya yorumunu tersyüz ediyor.
Heterotopya ve iktidar-mekan ilişkisi
Foucault’ya göre heterotopyalar, bireyin normatif yapılar tarafından dönüştürüldüğü mekanlardır. Hapishaneler, akıl hastaneleri, manastırlar ya da okullar gibi alanlar, bireyin bedensel ve zihinsel olarak yeniden biçimlendirildiği, gözetim altında tutulduğu, zamanı ve mekanı kontrol altına alan yapılardır. Bu yapılar bir tür mikrokozmos işlevi görerek toplumun değerlerini yansıtır ya da tersinden karikatürize eder.
İmralı Adası da ilk bakışta bu özelliklere sahiptir: tecrit, disiplin, denetim, dışlama ve mutlak gözetim mekanıdır.
Ada’yı tersine çevirmek mümkün mü?
Klasik heterotopyalarda birey iktidar tarafından dönüştürülürken, İmralı’da Öcalan, bizzat rejimi, savaşı ve toplumsal düzeni sorgulayan ve dönüştüren özne olarak karşımıza çıkıyor. İmralı Adası bu yönüyle, yalnızca kapatmanın değil,........
© İlke TV
