Şairleri de vururlar
Savaşın yıkımına dair yığınlarca belgeye, yakılan, yıkılan şehirlere, katliamlara ve vahşete rağmen değişen bir şey yok. Dünya hep savaş için dönüyor sanki. Bütün savaşların nedeni ise “özgürlük, demokrasi, dünya barışı ve birleşik ülkeler” söylemlerine sığdırılıyor. Kapitalizm ne zaman bunalıma girse “güzel dönemler” derhal bitiyor ve ortağı faşizm dünyayı kasıp kavuruyor. Faşizm, arkasına ırkçılığı, dini, yağmayı alarak kanlı topraklar oluşturuyor. Her şey kutsal ve yapılanlar herkesin kitabında yazılı. Savaş için gerekli mücbir sebepler orada zaten.
Savaşlar en çok kadınları, çocukları, hayvanları etkiler. Her savaşın ilk kurbanı onlar olurlar. Masum olanlar. Bir de şairler. Çünkü şairler bazen asıl hedef, bazen de dediğimiz masumların arasındadır. Daha yeni İsrail’in İran’a bomba yağdırdığı günlerde genç bir şair ve kadın katledildi. Parnia Abbasi. Onun da Jina Mahsa Amini’nin ölümünden bir farkı yok. Katilleri aynı. Ne söylüyor Parnia Abbasi: “Her ikimiz için ağladım/ senin için/ ve benim için/ Sen yıldızlara üflersin,/ Senin dünyanda/ ışığın özgürlüğü/ benimkinde/ gölgenin kovalamacası.” Sanki Jina Mahsa Amini’ye söylenmiş bir şiir. Şiirin öngörüsü ve tanıklığıdır bu. Sevdadan, düşten, kalpten dökülen sözcükler çok şeyin tanıklığına düşer. O nedenle öngörülüdür şairler. “Dünyanın en güzel şiiri/ Lal olur/ Bir yerde/ Sen başlarsın/ Yaşamın fısıltısını/ Haykırırsın/ Bin yerde/ Ben sona ererim/........
© İlke TV
