Cevahir’e gazel
Şiir evrensel bir direnişin manifestosudur dünyanın her karış toprağında. Tarihin aktarıcısı ve taşıyıcısıdır. Zalimin karşısına geçip şairi devrimci kılıp, halkı örgütleyendir. Devrim ve şiir muhabbetinde daima devrim saflarındadır. Özgürlüğün en coşkun, en hızlı aktarıcısıdır. Dünyanın neredeyse bütün devrimci önderleri şiir yazmış ve şiiri çok sevmişlerdir. Sadece kendi şiirlerini değil, farklı şairlerin şiirlerini incelemiş, ezberlemiş ve onlar hakkında kritikler yapmışlardır. Marx, Goethe ve Heine okurudur. Che, Neruda ve Borges’i ezbere bilecek kadar hakimdir. Mao, Çin’in geleneksel şiirine hakimdir. Devrim ve şiir ilişkisi yoldaşlık ilişkisi olduğu kadar kuramsal bir ilişkidir. Şiir teoriye düş taşımakla kalmayıp, onu gerçek kılmıştır.
Türkiye devrim tarihi incelendiğinde karşımızda ana hatlarıyla üç dönemden söz etmek mümkün. İlki TKP’nin cumhuriyetten 70’lere gelişi. İkincisi TİP ve ondan ayrışan gençlik hareketi ve sonuncusu 80’e kadar uzanan dönem. İki dönem çok önemli. 70’ler ve 80’ler. 70’ler Türkiye devrimci hareketinin tüm önder kadrolarının imha edildiği dönemdir. Aylara bölüp ağlıyor ve anıyoruz tümüne de. Taylan Özgür katledilir 69 Eylül’ünde. 31 Mayıs Nurhak ve 1 Haziran Maltepe ile devam eder nokta atışları. Tek tek bir gazelin dizelerinden uçuşurlar. Her biri bir turna kuşu. Devrimin halay başındaki turnaları. 31 Mayıs Nurhak. Sinan Cemgil, Alpaslan Özdoğan, Kadir Manga saman sarısı gibi düşer toprağa. Sonrası Cevahir ve Mahir’in direnişi ve Cevahir’in kalbe gizlenmesi. Bir acı mı, direnişin kalpte fırtınalar yaratması mı?
Hüseyin Cevahir’i........
© İlke TV
