‘Sivil’ Akil İnsanlar Heyeti
Sürekli gündem edilen ancak özellikle siyasi partiler tarafından elle tutulur adımların atılmadığı sürecin toplumsallaşması meselesi, önemini koruduğu gibi gecikildikçe sürece dair riskleri de artırıyor.
Kalıcı bir barışın hedeflenip hedeflenmediği tartışmalarından, partilerin ve siyasi akımların dertlerinin ne olduğundan bağımsız olarak sivil aktörlerin elini taşının altına koyması gerekiyor ki siyasi karar alıcıları zorlayacak bir atmosfer yaratılabilsin…
Siyasi partilerin, en azından Meclis’te koltuğu olan partilerin pozisyonunu değerlendirerek başlayalım;
Süreci yürüten ana “siyasi aktör” olması gereken AKP’nin sürecin toplumsallaşmasını bırakın kendi parti üyelerine yönelik bir çabasının dahi olduğunu söyleyemeyiz. Kendisine bağlı/bağımlı medya organlarında meselenin hala güvenlik eksenli değerlendirilmesi ise sürece dair en büyük risklerden biri olarak önümüzde duruyor.
CHP’nin siyasi merkezinin ise gelgitli çıkışları ile zaman zaman demokrat kesimi hayal kırıklığına uğratacak ve daha çok Kürtleri kıracak adımlar atsa da yine de klasik CHP’ye göre ileri bir pozisyon aldığını söylemeliyiz.
Son açıklanan parti programı da bu konuda üzerinde tartışılmaya değer. Yine İlketv’ye konuk olan Özgür Özel’in çıkışları (ciddi defolar barındırsa da) önemsiz değil. Ancak CHP’ye yakın olarak bilinen medya, süreç konusunda güvenlikçi dilden “dahi” uzak, zaman zaman süreci sabote edecek açıklamalar yapabiliyor. Daha vahimi ise CHP’nin – illerdeki parti yöneticileri de dâhil – kitlesine Kürt meselesine dair dediği bir şey yok.
Mevcut süreci her haliyle sahiplenmekten bahsetmiyorum tabi ki. Ama bu konudaki pozisyonlarını ortaya koyacak açıklamalar yapmak organizasyonlar düzenlemek gibi bir sorumlulukları da yok mu? En azından parti programlarında işaretini verdikleri adımları kitlesiyle tartışması, onları konuşmaya teşvik etmesi gerekmiyor mu? Fırsat bulduğumuz ortamlarda bunları sorduğumuz vekiller ve yöneticiler “herkes kitlesine göre pozisyon alıyor” gibi açıklamalar yapabiliyor. Bu durum baskı altında olsa dahi, öyle veya böyle ülke yönetmeye aday, ülkenin en çok oy alan partisi için büyük bir handikap…
DEM Parti, meselenin ana muhataplarından olması ve barışa en çok ihtiyaç duyan........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Daniel Orenstein