menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Şiyar Dicle yazdı: Sinemada militarist estetik ve barış anlatıları

9 1
06.04.2025

Sinema, hafızaya dokunan önemli bir sanattır. Perdeye yansıyan bir görüntü, yalnızca bir hikâyenin değil, bir ideolojinin, bir tahayyülün, hatta bir rejimin izdüşümüdür. Bu nedenle sinema hiçbir zaman “yalnızca film” olmadı. Hele ki söz konusu barış ve savaşlar olduğunda, çoğu zaman inanılmaz etkili ve bir bildirge kadar yönlendirici olmuştur.

Militarizm ise beyazperdede sıklıkla büyüleyici bir estetikle sunulur. Askeri disiplinin simetrisi, üniformaların ağırlığı, savaş araçlarının görkemi ve kahramanlık anlatılarının gür sesi, seyircide bir hayranlık duygusu üretir. Çoğu zaman silahın namlusuna eşlik eden kameralar vardır. Görüntü kaydediciler siperlerden bakar, tankların paletlerinden geçer, düşmanı hedef alır. Bu bakış açısı, yalnızca hikâyenin bir tercihi değildir; aynı zamanda bir dünya görüşünün sinemasal kurgusudur. Militarizmi estetize eden bu sinema dili, savaşın yıkımını değil, düzenini anlatır. Gösterdiği yıkım bile çoğu zaman kontrollü, gösterişli ve ticarileştirilmiş bir felakettir.

Sinemada militarist anlatının gücü yalnızca içerik düzeyinde değil, biçimsel tercihlerde de kendini gösterir. Bu tür anlatılar, genellikle hızlı kurgu teknikleri, dramatik müzik kullanımı, alçak açı çekimlerle yüceltilen asker figürleri, uzun odaklı aksiyon sekansları ve sert ışık-gölge kontrastlarıyla desteklenir. Çoğunlukla hareketin içinde bulunan kamera, savaşın estetiği ve teknik dinamizmle beslenir. Bu yapı seyircide hem duygusal yoğunluk hem de görsel hayranlık üretir ve çoğu zaman militarizmi sorgulamaktan çok, içselleştirmeyi kolaylaştırır.

Barış anlatıları ise sinemasal olarak çok daha rafine ve sabırlı bir dili gerektirir. Yavaş tempo, sabit kamera kullanımı, uzun planlar, doğal ışık tercihleri ve sessizliğin bilinçli kullanımı bu tür anlatıların temel estetik araçlarıdır. Dramatik yapının odağı ise çoğunlukla çatışma değil, duygu aktarımı vardır. Görsel semboller, boş bir tabure, açık kalmış bir pencere, ufka bakan bir yüz… Barışın yokluğunu metaforik olarak taşır. Ayrıca barış temalı filmlerde kamera çoğunlukla “tanık pozisyonu”ndadır; doğrudan müdahaleci değil, gözlemci bir rol üstlenir. Bu da izleyiciyle daha kişisel bir bağ kurmayı sağlar. Seyirciye bir anlatımın içine çekilmekten çok, bir hayatın içine girmiş hissi verilir.

Sonuç olarak, sinemada militarizmi kırmak yalnızca içerik tercihleriyle değil, sinemasal araçların yeniden yorumlanmasıyla mümkündür. Barışın dili, sadece neyin anlatıldığıyla değil, nasıl anlatıldığıyla da inşa edilir. Bu nedenle barışçı........

© İlke TV