menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Barışa hasret

9 1
sunday

İşte yine ‘1 Eylül Dünya Barış Günü’nde bir burukluk yaşıyor dünya.

Edebiyat açısından bir yazının yıllar sonra da güncelliğini koruması değerlidir. Ancak konu barış olunca hala savaşların sürüyor olması ve onca yazılıp çizilenin güncelliğini koruyor olması insana hüzün veriyor.

Barış üzerine çok yazıldı çok çizildi.Hele sanat ve edebiyatın bu alandaki birikimi büyük bir külliyat oluşturur.

Sanatsal duyarlılık, gelecek adına yaşamsal olan her şeyin korunmasını, savaşa karşı barıştan yana olmakta gördü.

Sanatın hangi alanına bakarsak bakalım merkezinde ‘insan’ı görüyoruz. Sanat daha iyi yaşama tutkusunun da kurgulandığı bir alan. Bu yüzden “barış” düşüncesi çağdaş sanatın ve sanatçının kafa yorması gereken bir olgu olarak gündemden hiç düşmedi… İnsanların savaştan, yokluktan, açlıktan kırıldığı bir dünyaya herhangi bir insanın kayıtsız kalması düşünülemez zaten.

***

Sanat-edebiyatın ‘kötü’ye karşı tavrını, bu açıklığıyla kavramsallaştırılmış olarak ilk Homeros’un kaleminden okumuş olsak da, bu tavır çok daha eskilere uzanıyor olmalı…

Camus’nün sanatçıya yüklediği “zorbalığa karşı çıkma” işlevi açık-seçiktir. O, ne susmayı, ne yansız kalmayı benimsemez. Acı çeken kitleler sustukça birilerinin onların yerine konuşması gerektiğini söyler: ‘Ama sanatı bir tür toplumsal din dersine dönüştürmeme koşuluyla.’

Solohov, bir yazarın “kendisini karşıt güçlerin çarpışmasının........

© İlke TV