menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Düşünce karşısında duyulan kompleks ve gücün politikası

10 32
23.06.2025

İçinde yaşadığımız, İsrail’in Filistin’de uyguladığı soykırım, ABD ile birlikte İran’a düzenledikleri saldırılarla kâbus gibi zamanlar, başka bir siyasetin aslında ne kadar çok gerekli ve mümkün olduğunu gösteriyor bize.

Ancak başka bir siyasetin önünü tıkayanlar İsrail’de, Türkiye’de ve ABD’de sesi çok çıkan, kendilerinden başka gerçeklik tanımayan bir ittifakın farklı versiyonları aynı tornadan çıkmış ve tek bir merkezden yönetiliyormuş gibi davranıyorlar. Ortak yürüttükleri topyekûn bir savaş var. Hepsi muhalefeti susturmaya çalışıyor, akademik hayatı durdurmaya, entelektüel düşünceyi ezmeye çalışıyorlar.

‘Üniversite ve profesör düşmanı’ seçkinler

Mesela, birkaç ay önce Avrupalılara kibir dolu bir ayar veren J.D. Vance’in (seçkin Yale Üniversitesi mezunu olduğunun altını çizelim!), en son olarak “profesörleri düşman” olarak nitelendirmesini hatırlayalım. Ülkesindeki “üniversitelere dürüstçe ve agresif bir şekilde saldırmalıyız” diyen Vance’ın aynı zamanda Macar diktatör Viktor Orban’ın, “sol tahakküme karşı, devlet üniversitelerini ele geçirmesini” takdir etmesini de örnek verebiliriz.

Trump ve şebekesi, baskı altına aldığı üniversitelerde artık Filistin’in lafının bile geçmesine tahammül edemiyorlar; aksi takdirde kaynaklarını kesiyorlar. Üniversitelerde artık belli konulara girmek imkânsız hale geliyor. Araştırmacılar, “iklim” veya “çevresel adalet”, “eşitlik”, “çeşitlilik” veya “kapsayıcılık” gibi konuları ele alamıyorlar. Hatta, öyle ki, bazı durumlarda, “toplumsal cinsiyet ideolojisini” benimsemediğini garanti eden bir anketi yanıtlamak zorunda kalıyorlar. “Kelimeler” yasaklanıyor; öğretim elemanları işten atılıyor; sağlık gibi çeşitli alanlardaki araştırmalar desteklenmiyor.

1950’lerde devlet büyüklerimiz, “Küçük Amerika” olmaktan bahsediyordu; şimdi epey olduk gibi görünüyor. Hem silah falan yapıyoruz hem de onlarla birlikte “toplumsal cinsiyet” gibi günahkâr mevzulara girmiyoruz!

Vance kafasının, şimdiye kadar entelektüeller karşısında duydukları kompleks eşliğinde, “ideolojik” olmakla suçladığı üniversiteleri aşırı sağın ideolojik endoktrinasyon merkezlerine dönüştürme çabası tabii ki sadece Trump ya da Orban’ın çiftliğinde söz konusu değil. Vance gibi bir adamın söylediği lafların, bizim burada, üniversiteyi düşman gören, “okuma oranı arttıkça beni afakanlar basıyor” diyebilen ve üstüne üstlük YÖK denetleme kuruluna atanan bir üniversite “profesörü”nün (!) laflarından (ve tabii karakterlerinden) hiçbir farkı yok; hepsi çok benzer tornalardan çıkmış eşantiyonlar…

Bu arada tabii bu familyanın kafası çok karışık; mesela devletin yüce katlarından birinde danışmanlık yapan, okumuş yeni seçkinlerden biri “CHP’li belediyelere oy veren seçmen kültürsüz ve cahil” demiş… Bu üslup eski zamanda kalan beyaz Türk iktidarlarının üslubunu hatırlatıyor; iktidar olmuşlar demek ki iyice!

Bu iktidar ve düzenin gerçekleşmesinde “rıza”nın payı var ama zihinsel, ideolojik ve entelektüel olarak ele........

© İlke TV