Martılar
İstanbul ve sonbahar. Bir yağmur bir güneş bir bulut; hepsi aynı günde olur mu? Olur.
Koğuş avlusunda bir telaş. Çamaşırları güneşe yetiştirmenin, birazcık kuruttuktan sonra yağmurdan kaçırmanın telaşı. Tam üç kez geldi, gitti ve ipe serildi çamaşırlar. Ama bu kapkaç oyununun kazananı bizim çamaşırlar oldu. Ve katlanmış halde dolaptaki yerlerini aldılar.
Kararlı ya da kararsız, tüm bulutlar bugün aldatıcılar. Tepede, gökyüzü maviliğinde, siyah-gri yün demetleri serilmişçesine uzayıp giden bulutlar. Hemen bitişiğinde, üst ve alt paralelde, siyah gri bulutlara yapışık güneş aynası parlak bulutlar. Hepsi birden göz kamaştırıyorlar.
Bir motosikletliyi andırıyor, geriden rüzgarla gelen büyük bulut. Sanki arkasından egzos dumanı püskürtüyor. Hepimizin çocukluk bulutları vardır muhakkak. Benimkiler, üstelik bu yaşta, bana yine resimler çiziyor.
Yağmur ıslağında, güneş yanığında, rüzgar serinliğinde insanı kucaklayan bir sonbahar günü. Ve bulutlar kadar, bulutlarla birlikte kuşlarla güzel gökyüzü. Biri olmadan diğeri eksik kalır.
Bu diyara serçeler geldiler önce, avluya yavruladılar ve yavrularıyla birlikte uçup gittiler. Leylek sürüleri geçtiler üzerimizden sonra; bütün haşmetiyle gökte hoş bir seda bırakıp gözden kayboldular. Bir çift atmaca gördü sonra bu gözler; ve yanlarında acemi kanat çırpışlarıyla yavru atmacaları. Onlar daha kısa asılı kalıp gökyüzünde, çabucak kayboldular. Çok geçmeden ebabil kuşları geldi; hani şu “frtp, frtp” diye sesler çıkaran al kanatlı kuşlar. Göç yolunda sadece........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Sabine Sterk
Stefano Lusa
Mort Laitner
Ellen Ginsberg Simon
Gilles Touboul
Mark Travers Ph.d