İmamoğlu ve Kürt meselesi: Liberal milliyetçilik?
CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve tutuklu Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun temsil ettiği “CHP kurmay aklı” bir süredir Kürt meselesinde sorunun çözümsüzlüğü ve statükonun korunması üzerinden değil barış ve çözüm üzerinden AK Parti hükümeti ve Cumhur İttifakıyla siyasi rekabete yatırım yapıyor.
Kürt çatışması gibi kimlik temelli teritoryal çatışmalarda, barış ve çözümün başkentteki ana-akım partiler arasında siyasi rekabet unsuru olması şiddeti geride bırakmayı ve uzlaşı inşasını kolaylaştırıyor. Kürt çatışmasında önceki dönemlerde barış ve çözüm Ankara’da bir siyasi rekabet unsuru olmadı. Bugün böylesi bir siyasi rekabetin ortaya çıkması yeni barış sürecinin başarı ihtimalini artıran en önemli dinamiklerden birisini oluşturuyor.
DEM Parti Eş Başkanları Tuncer Bakırhan ve Tülay Hatimoğulları tutuklu Ekrem İmamoğlu’nu üç aya yakın bir zamandan sonra 21 Haziran 2025 tarihinde ziyaret etti. Bu ziyaret sonrasında İmamoğlu sosyal medya üzerinden iki sayfalık bir açıklama yayınladı. Açıklama detaylı bir şekilde irdelendiğinde, İmamoğlu’nun Kürt meselesinin barışçıl yollarla çözümüne yönelik pozisyonunu sürdürdüğü görülüyor.
Milliyetçilik: Devrimci mi liberal mi?
Öcalan’ın 21 Nisan 2025 tarihinde İmralı Delegasyonuyla yaptığı görüşmenin notları basına sızdı. Buradaki notlar doğruysa eğer, Öcalan, Bahçeli’nin yeni tutumunu “devrimci milliyetçilik” olarak değerlendiriyor.
Soru şu: Cumhur İttifakının temsilde küçük ama devlet ve hükümet üzerinde etkisi büyük ortağı MHP’nin Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin temsil ettiği bu “devrimci milliyetçilik” karşısında CHP neyi temsil ediyor ve sorunun çözümü için neyi öneriyor?
Bu yazıda, yapay zekâ araçları desteğiyle “söylem analizi” yaparak İmamoğlu’nun iki sayfalık açıklamasını tartışmak ve yukarıdaki soruya cevap vermek istiyorum. Detaylara geçmeden genel olarak Bahçeli’nin “devrimci milliyetçi” yaklaşımına karşı İmamoğlu’nun “liberal milliyetçi” bir perspektif sunduğunu söylemek mümkün. İmamoğlu Kürt meselesinin çözümü konusunda yeni bir siyasi ufka işaret ediyor. Üstelik bu ufuk sınır-ötesi, bölgesel bir yaklaşımı da içeriyor. Bununla birlikte yeni barış sürecinin devam ettiği bir bağlamda somut sorunları ve somut talepleri tartışmaktan uzak duruyor.
Söylemin kapsamı ve kavramsal çerçevesi
Metin detaylı incelendiğinde, İmamoğlu söylemini birbiriyle ilişkili üç ana bileşen üzerine inşa ediyor: (1) Türkiye’de demokratikleşme ve hukukun üstünlüğü, (2) Kürt meselesinin barışçıl çözümü ve (3) Ortadoğu’da savaş ve istikrarsızlığa karşı barışçıl ve reformist bir yaklaşım ve böylesi bir yaklaşıma liderlik edecek bir Türkiye. Özetle, İmamoğlu bu üç bileşen üzerinden bir meşruiyet üretiyor ve alternatif bir siyasal tahayyül kuruyor.
Metnin içinde yer alan kavramlara biraz daha yakından baktığımızda “Aziz Milletim” söylemiyle milliyetçi hitabı tercih ediyor ve kapsayıcı bir birlik çağrısı yapıyor.
“Cumhuriyetin ikinci yüzyılı” kavramıyla yeni bir kurucu dönemi ima ediyor.
“Kürt meselesi”, “eşit hissedarlık” kavramlarıyla inkâr yerine tanıma ve demokratik çözüm yaklaşımını sergiliyor.
“Terör ve çatışmanın son bulması” kavramıyla şiddete karşı açık tavır sergiliyor. Bununla birlikte, geleneksel devlet söylemini tekrarlıyor ve süreci “terörsüz Türkiye” olarak adlandıran Cumhur İttifakıyla benzer bir dili tercih ediyor.
“DEM Partinin kıymetli eş başkanları” vurgularıyla Kürt itirazının ana temsilcisi DEM Partiyi meşru bir siyasi aktör olarak tanıdığını ortaya koyuyor.
“Devletin demokratikleşmesi”, “hukukun üstünlüğü” kavramlarıyla rejim eleştirisi ve yeniden inşa vurgusu yapıyor.
Sıklıkla kullandığı “barış”, “refah”, “eşitlik” ve “adalet” kavramlarıyla yeni........
© İlke TV
