menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Çemberin içi ve dışında kalanlar: Rambla Caddesi

9 1
08.10.2025

Çocukluğumdan bu yana, şehirlerin kalbinde atan o meydanlar ve caddeler beni hep büyülemiştir. Gittiğim yerlerin meydanları ve caddeleriyle özel bir bağ kurarım ve beni mutlaka çağırırlar. Barselona’nın Catalunya Meydanı’ndan diğer bir meydan olan Mirodor de Colom’a kadar akan Rambla Caddesi böyle çağırdı beni ve kalabalığa karışanlardan biri oldum hemen. Catalunya Meydanı’nın sıcağı, insan kalabalığını Rambla Caddesi’ne dökmüştü. Meydandaki güvercinler bile süs havuzunun çevresindeki çimenlerin üstüne serilip toprağın serinliğini çekiyorlardı bedenlerine. Yanlarından geçenler, rahatsız etmemek için çevrelerinden dolanıyordu. Meydan, Rambla Caddesi’nin başladığı yerde bitiyor. Rambla’nın başladığı Plaça de Catalunya(Katalonya Meydanı)’daki çeşme ve heykellerin bir kısmı bu geniş caddenin de sınırı.

Rambla Caddesi’nde yayalara ayrılan bölge oldukça geniş. Yaya bölgesinin iki yanında, gidiş ve geliş olmak üzere tek şeritlik yol bulunuyor. Her iki yolun iç tarafında kalan alanda ise göğe doğru yükselen ağaçlar var. Catalunya Meydanı yerden yükselen bunaltıcı sıcağa rağmen oldukça serin ve bu serinlik insanların burayı seçmesinde ana etken. Eskiden bir dere yatağıyken çakıl dökülen yolun şimdi düz ve renkli taşlarla döşenmiş olması caddeye görsel bir zenginlik katıyor. Caddede, üzerindeki dört şamdanlı sokak lambasının alt gövdesinde 19. yüzyıldan kalma bir çeşme hemen dikkat çekiyor. Yeterince sıcak olan yaz aylarında serinlemek ve susuzluğu gidermek için bulunmaz bir kaynak. Font de Canalettes adındaki bu çeşmenin, deli dolu akan bir ırmağın düze inip durgunlaşması gibi ele avuca değmesi âdeta bir terapi. Günün mükâfatı ise elini yüzünü yıkamak isteyenlerle şişelerini dolduranların aynı karede olmasıdır.

Caddenin Colom Meydanı’na kadar uzanan yaya bölgesi; sokak sanatçıları, ressamlar, hokkabazlar, falcılar, dilenci ve dolandırıcılarla dolu. Catalunya Meydanı’nın her köşesinde rastlayabileceğiniz heykeller, bu caddede yerini canlı heykellere bırakıyor. Çünkü dönemine damga vuran şahsiyetlerin kostüm, makyaj ve aksesuarlarının kandırmaca gösterişinin piyasası oluşmuştur. Bir nevi sosyal dilencilik… Dolayısıyla adım başı bir kahramanla karşılaşmak mümkün. Bir roman karakteri, bir filmden fırlamış kahraman ya da tarihsel bir şahsiyet olabilir bu. Alanın kalabalığını, her iki taraftaki çeşitli mağazalar, marketler, kültürel kurumlar ile kafe ve restaurantlarda müşteri olan farklı milletlerden insanlar tamamlar. Renkli ve evrensel bir görüntünün fotoğrafıyla buluşunca beyin ister istemez bu anı kaydediyor. Sesler, farklı diller, kahkahalar birden tek ses oluyor.

Caddede öyle bir hareketlilik var ki anlatmak zor. Kalabalıktan her geri çekilenin bıraktığı boşluk, saniye hesabıyla dolduruluyor. Hâliyle sürüp giden bir devinim var. Olup biteni izlerken bir şarkıya eşlik eden ritmik el çırpmaları duydum. İster istemez dikkatim kalabalığın olduğu yöne kaydı. Geniş bir çember oluşturulmuş, ortalarında duran gençten biri gitarı kendine adapte etmeyi başarmanın gururuyla dokunuyor tellerine. Görüş mesafem kalabalığı yarıyor âdeta. Çok da uzağında olmadığımı anlıyorum böylece. Göbeği açık bırakan, göğüs dekolteli, uzun yöresel kıyafeti içinde ince vücut hatlarına sahip dansçı bir kadın görüyorum. Uzun eteğinin kenarları fırfırlı oval kesimi bacak dekoltesini oluşturuyor. Flamenko yapan dansçı kadının yüz ifadesi sert. Elbisesinin kırmızılığı göz çevresindeki kırmızı makyajıyla bütünleşmiş. Bakışlarına keskinlik katıyor makyajı. Gitar dışında adını bilmediğim yöresel müzik enstrümanları eşliğindeki ezgiler, onun dansıyla daha bir anlam kazanıyor.

Ezgiler, farklı anlamlara dönüşüyor zihnimde. Bir bellek dönüşümü yaşıyorum sanki.........

© İlke TV