menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Pax Kurdo

12 1
28.04.2025

Pax Romana ve Pax Ottomana, çok dinli, çok kültürlü ve çok etnili imparatorluklar olan Roma ve Osmanlı imparatorluklarının, vatandaşlık yükümlülüklerini yerine getirmek koşuluyla bünyesinde yaşayan tüm halkların kimliklerini tanıyan, haklarını birbirlerine, kamu otoritesine ve dış dünyaya karşı koruyan statükonun adıdır.

İmparatorluklar çağını kapatan 20. yüzyıl, ağır bedeller ödediği 2 dünya savaşı sonrası Avrupası’nda, Bosna ve Filistin sorununda bocalasa da eksikleriyle beraber bir şekilde kendi Pax Romana’sını güncelleyerek yaşatabildi. 21. yüzyılda ise, Avrupalı Pax Romana’nın karşısına henüz medeni bir rakip çıkabilmiş görünmüyor; Filistin, Müslüman azınlıklar ve mülteciler meselesindeki bocalamalarını göz ardı etmeden söylüyorum.

Pax Ottomana ise, 1. dünya savaşı öncesi ve sonrasında tamamen dağıldı. Arap coğrafyası İngiltere ve Fransa arasında Arap etnik temelli devletler esasına dayalı olarak paylaşıldı. Türk etnik kimliği temelinde oluşturulan Türkiye ise, tıpkı kendisine komşu Irak ve Suriye’de olduğu gibi, vatandaşı olan Kürtler’in yüz yıla yakın tanınma mücadelesiyle geçen ağır bir bedel ödemelerine sahne oldu.

Kendi sorunlarına odaklanan Irak Kürtleri yaklaşık 20 yıldır, Irak genelinde olmasa da bölgesel ölçekte kimliksel sorunlarını çözebildiler. Suriye Kürtlüğü ise, gerek Baas döneminde gerekse de Baas sonrası dönemde büyük ölçüde Türkiye pratiğini sürdürdü.

Türkiye tüm vatandaşlarını aynı zamanda etnik bir kimliğin de adı olan Türklükle tanımlayarak hem Kürtleri yok saydı hem de Kürtlük iddiasından vazgeçmek istemeyenleri ezdi. Askerî operasyonları Şark Islahat Planı gibi kültürel soykırım politikaları izledi. Dersim harekâtı sonrası el konulan Kürt çocukları adeta devşirilmek üzere ordu mensuplarına verildi. 80’lere gelindiğinde askerî operasyonları siyasi ve hukuki operasyonlar takip etti. Köyler boşaltıldı, bölgeden büyük bir nüfus göçertildi. Büyük kentlerin eteklerine yığılan kitleler politik taleplerini ülkenin batısında daha görünür kıldılar ve buralarda siyasetin rengini değiştirdiler. Partiler kapatıldı. 100 binin üstünde insanın hayatını kaybettiği, on binlerin yolunun cezaevlerinden geçtiği, bir o kadarının diasporaya çıkmak zorunda kaldığı ağır bir beşerî maliyet ödendi. Gelinen noktada, Türkiye’nin 1923 model vatandaşlık tanımı ve egemenliğin kurgulanması ve paylaşımı formülü karaya oturdu. Birkaç kez denenen ve kamuoyunun en fazla bilgi sahibi olduğu 2013-15 çözüm süreci ise, buzdolabına kaldırıldığı günden 2024 Ekim ayına gelene kadar, askerî ve politik şiddetin her türlüsünün denendiği ama bir türlü üstesinden gelinememiş bir meselenin çözüm denemesi olarak kaldı. Bahçeli tarafından........

© İlke TV