Cumhuriyet’in 2. yüzyılına beyaz sayfa ile devam etmek
Meselelerin adını koymaktan imtina edince meseleleri mesele olmaktan çıkaracağımız zehabına kapılıyoruz. Bu memleketin bir Kürt meselesi var ve bu mesele demokrasi sorunu ya da milli birlik sorunu veya kardeşlik sorunu gibi gösterilerek kaçınılacak ya da çözülecek cinsten değil. Sorun, Türk üstünlükçü Kemalist millet tanımından ve o tanımın gereğini inşa ve icra etmek üzere uygulanan “medenileştirme misyonu” çerçevesinde yapılan uygulamalardan ve ona duyulan tepkilerden ve tepkileri bastırmalardan kaynaklanıyor.
Herkes kendi meşrebince bir ad koydu bu meseleye. Ümmetçiler kardeşlik, milliyetçiler ve sağ/sol Kemalistler milli birlik, liberaller demokrasi sorunu diye tanımladılar. Kürtler, yani sorunun mağduru olanlar, ne zaman Kürt meselesi deseler, o kesimler tarafından bölücü, ırkçı, dış güçlerin maşası olmakla suçlandılar. Oysa çok açıktı ki, Kemalist millet tanımı her ideolojik perspektifin içine hûlul etmişti.
Kısacası, Cumhuriyet’in kuruluşunda yapılan hatayı bir asırdır kuşaktan kuşağa miras olarak bırakıp duruyoruz. Ne millet tanımını yapanlar ona itiraz edenleri ikna edebildi ne de itiraz edenler tanımı dayatanları açıktan vaz geçirebildi. Açıktan vaz geçmemiş gibi yapanlar ise aslında yaptıkları hatanın farkında olarak zaman zaman çıkış arasalar da, her seferinde, ne kadar az vererek bu girdaptan çıkarızın hesabı yaptılar. Çünkü kurucu millet paradigmasıyla oynamak sistemin ayarlarını öngörülemeyecek şekilde bozabilirdi.
Bu girdaptan çıkışa, 2009-2015 yılları arasında, Çözüm Süreci, Barış Süreci, Açılım Süreci, Demokratik Açılım veya Millî Birlik ve Kardeşlik Projesi adları verildi. Çözüm Süreci Yasası olarak da bilinen yasanın Meclis’teki hazırlık toplantılarında, sivil toplum kuruluşlarının da görüşlerinin alındığı oturumda, insan hakları kuruluşlarını temsilen yaptığımız sunumda özellikle Yasa’nın başlığında Kürt Sorunu ifadesinin geçmesini talep etmiş ama çoğunluk milletvekillerini ikna edememiştik. Yasa, 15 Temmuz 2014’te, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından onaylanarak “Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun” adıyla Resmî Gazete’de yayınlandı. 10 yıl sonra, Ekim 2024’te, Terörsüz Türkiye projesi olarak hayata geçirilen ve Meclis’te, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi (MDKD) Komisyonu kurularak üstesinden gelinmek istenen girdaptan çıkış için bulunan isim de 2009-2015 süreçlerinde olduğu gibi meselenin adını koymaktan imtina ediyor.
Gelinen noktada, önce PKK kendini feshedip silahlı mücadeleyi kategorik olarak bitirdiğini ilan etti. Sonra silah bırakma töreniyle alınan kararını sembolik olarak gösterdi. Son olarak da 26 Ekim 2025’te, Kuzey’deki yani Türkiye’deki tüm silahlı güçlerini tamamen Kandil sahasına çekti. Bu arada MDKD........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d