Zorunlu Müdafiin Karar Celsesinde Bulunmaması Halinde Hüküm Verilebilir mi?
Ceza Muhakemesi Hukukunda adil/dürüst yargılanma hakkının en önemli uzantılarından birisi, sanığın savunma ve müdafii tarafından savunulma hakkıdır. Bu hak; yalnızca sanığın kendisini savunabilmesini değil, müdafi yardımı ile etkin bir savunma yapılabilmesini içerir. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 216. maddesi, hükümden önceki son sözün alınmasına ilişkin usulü düzenlenmektedir. Ancak uygulamada, özellikle müdafiin duruşmalara katılmaması veya mazeret sunması halinde mahkemenin hüküm verip veremeyeceği sorunu ortaya çıkmaktadır. Bu yazımızda, esas hakkında mütalaanın verildiği, bir kısım avukatların savunma yaptığı, kalanların savunmasının bir sonraki celseye bırakıldığı, ancak zorunlu müdafiin son celseye mazeret sunduğu bir durumda, mahkemenin hüküm verip veremeyeceği, CMK m.216/3, m.151/1 ve m.188/1 kapsamında değerlendirilecektir.
Kanunun öngördüğü hallerde sanığa bulunduğu yerin barosu tarafından zorunlu müdafi tayin edilecektir. CMK m.150 uyarınca; “Şüpheli veya sanıktan kendisine bir müdafi seçmesi istenir. Şüpheli veya sanık, müdafi seçebilecek durumda olmadığını beyan ederse, istemi halinde bir müdafi görevlendirilir.
(2) Müdafii bulunmayan şüpheli veya sanık; çocuk, kendisini savunamayacak derecede malul veya sağır ve dilsiz ise, istemi aranmaksızın bir müdafi görevlendirilir.
(3) Alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturmada ikinci fıkra hükmü uygulanır”. Müdafiin bulunmasının gerekli olduğu durumlarda, sanığın bir müdafii yardımından yararlanmadan yargılamasının gerçekleştirilmesi mutlak bir hukuka aykırılık teşkil edecektir.
CMK m.151/1: “150’nci madde hükmüne göre görevlendirilen müdafi, duruşmada hazır bulunmaz veya vakitsiz olarak duruşmadan çekilir veya görevini yerine getirmekten kaçınırsa, hakim veya mahkeme derhal başka bir müdafi görevlendirilmesi için gerekli işlemi yapar. Bu durumda mahkeme oturuma ara verebileceği gibi oturumun ertelenmesine de karar verebilir”.
CMK m.150 gereğince görevlendirilen zorunlu müdafii; duruşmada hazır bulunmaz, duruşmadan çekilir veya görevini yerine getirmekten kaçınırsa, mahkeme tarafından başka bir müdafii görevlendirilebilmesi için gerekli işlemleri yapacağı, bu durumda mahkemenin oturuma ara verebileceği veya ertelenmesine karar verebileceği, atanan yeni müdafiin savunmasını hazırlamak için yeterli zaman olmadığını açıklaması halinde de oturumun ertelenebileceği Kanunda ifade edilmiştir[1]. Zorunlu müdafi; bağlı bulunduğu baro tarafından görevlendirildikten sonra, temsil ettiği sanığın haklarını korumak ve dürüstlük kurallarına uygun olarak görevini yerine getirmesi gerekmektedir. Elbette her müdafi savunmasını farklı şekilde yapabilir, bu müdafiin takdirindedir, fakat mahkeme zorunlu müdafiin duruşmalara katılıp katılmadığını denetlemekle ve dikkate almakla yükümlüdür. Zorunlu müdafi, sanık savunmasını yaparken ve Cumhuriyet savcısı esas hakkında mütalaa verdiğinde duruşmalarda hazır bulunmalı ve buna karşı savunma yapabilmelidir.
Zorunlu müdafii, her celsede elbette temsil ettiği sanığın yanında durarak haklarını korumakla mükelleftir, fakat zorunlu müdafi sonuca müessir olacak celselerde mutlaka hazır bulunması gerekir. Ancak esas hakkında mütalaa verildikten sonra, son celsede zorunlu müdafiin mazeret sunması, buna rağmen karar verilmesi doğru mudur, esas tartışılması gereken mesele budur.
Zorunlu müdafii baro tarafından görevlendirildiği andan itibaren temsil ettiği sanığın yasal haklarını korumakla ve görevini layıkı ile yerine getirmekle yükümlüdür. Avukat bu görevini, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu uyarınca kendisine tanınan hak ve yetkiler çerçevesinde ifa eder. Avukat görevini yerine getirirken; bazen dosya sayısının, iş yükünün fazla olması, bazen de elde olmayan sebeplerle zorunlu müdafi görevini yerine getiremeyebilir. Burada önem arz eden durum; zorunlu müdafiin mazeretli mi, yoksa mazeretsiz olarak mı karar celsesine katılmadığı, bununla beraber esas hakkında savunmasını gerçekleştirip gerçekleştirmediğidir.
- CMK m.151/1; “150’nci madde hükmüne göre görevlendirilen müdafi, duruşmada hazır bulunmaz veya vakitsiz olarak duruşmadan çekilir veya görevini yerine getirmekten kaçınırsa, hakim veya mahkeme derhal başka bir müdafi görevlendirilmesi için gerekli işlemi yapar. Bu durumda mahkeme oturuma ara verebileceği gibi oturumun ertelenmesine de karar verebilir”,
- CMK m.151/2; “Eğer yeni müdafi savunmasını hazırlamak için yeterli zamanı olmadığını açıklarsa oturum ertelenir.”
- CMK m.188/1; “Duruşmada, hükme katılacak hakimler ve Cumhuriyet savcısı ile zabıt katibinin ve Kanunun zorunlu müdafiliği kabul ettiği hallerde müdafiin hazır bulunması şarttır. Müdafiin mazeretsiz olarak duruşmaya gelmemesi veya duruşmayı terk etmesi halinde duruşmaya........© Hukuki Haber
