Siyasi Partilerde Yapılan Seçimlerin İptali Davasında Yetki Sorunu
Siyasi partilerle ilgili düzenleme Anayasanın 68 ve 69. maddelerinde yer almakta ve Anayasa madde 69’un son fıkrası olan 11. fıkranın yaptığı atıfla siyasi partiler hakkında 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu uygulanmaktadır. Siyasi partilerin kuruluşları, çalışmaları ve faaliyetleriyle kapanışı veya kapatılması 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu hükümlerine göre yapılmaktadır.
Milletvekili genel veya ara seçimleri ile Cumhurbaşkanı ve mahalli idareler seçimleri Anayasanın m.79 ve m.127/3 atfıyla Yüksek Seçim Kurulu gözetimi ve denetimi altında yapılır. Bu seçimlerde YSK, il ve ilçe seçim kuralları “Seçim Yargısı” sıfatıyla münhasır yargı yetkisine sahiptir. Seçim üst mahkemesi olan YSK’nın bu seçimlerle ilgili vereceği kararlar kesindir. Benzer yönde bir düzenleme siyasi partiler bakımından Anayasa m.68’de, 69’da ve 79’da yer almadığı gibi, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nda siyasi partilerde yapılacak seçimlerde YSK’nın, il ve ilçe seçim kurulların münhasır yargı yetkisine sahip olduğuna dair bir hüküm bulunmamaktadır.
2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nda; YSK, il ve ilçe seçim kurulları ile adli yargı kolunun medeni muhakeme bölümü olarak bildiğimiz sulh ve asliye hukuk mahkemeleri yani genel mahkemeleri karşı karşıya getiren iki madde bulunmaktadır. Bunlardan birisi Siyasi Partiler Kanunu m.21, diğeri m.121/1’dir. 2820 sayılı Kanunun 21. maddesi siyasi partilerin kurultay ve kongrelerinde yapılan seçimlerde seçim yargısına yetki tanırken, bu konuda diğer seçimlerde olduğu gibi münhasır yetkisinden bahsetmediğinden, bunun yerine Kanunun 121. maddesinin 1. fıkrasının yaptığı atıfla 4271 sayılı Türk Medeni Kanunu, 5253 sayılı Dernekler Kanunu ve buralardan kaynaklanan ihtilaflarda da 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu uygulanabilirlik kazanmıştır. Adli yargı mahkemelerince çözülecek ihtilafların kanun yolu, istinaf ve temyiz kanun yollarıdır. İhtiyati tedbir kararları bakımından sınırlı şekilde itiraz ve itiraz üzerine istinaf kanun yolu öngörülmüştür.
Yeri gelmişken;
Seçimlerde yapılan usulsüzlüklere ilişkin ceza hükümleri ise, 298 sayılı Kanunda ve 2820 sayılı Kanunda ayrı düzenlenmiştir. 298 sayılı Seçim Kanununun 152. maddesinde haksız oy temini suçu düzenlenirken, bu yönde bir hükme 2820 sayılı Kanununda haksız oy temini suçuna yer verilmemiştir. Oylamaya hile karıştırılması suçunu düzenleyen 2820 sayılı Kanunun 112. maddesinde, “yapılan oylamalara ve bu oylamaların sayım ve dökümüne hile karıştıranlar” fiili suç sayıldığından ve bu hüküm haksız oy teminini kapsamadığından, siyasi partilerde yapılan seçimlerde delegelerden menfaat karşılığı oy temini iddiasının suç olarak düzenlenmediği, “suçta ve cezada kanunilik” prensibi kapsamında haksız oy temini........
© Hukuki Haber
