menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kovuşturma Aşamasında Suçun Seri Muhakemeye Tabi Olduğunun Anlaşılması

38 19
previous day

Bu yazımızda; “Anayasa Mahkemesi’nin İptali ile Gündeme Gelen Seri Muhakeme Usulünde Görev Tartışmasına İlişkin Çözüm Önerimiz” başlıklı yazımızla bağlantılı olarak, 01.01.2020 tarihinden önce, iddianamesi kabul edilerek soruşturma aşamasını tamamlamış ve kovuşturma evresinde bulunan, hatta ilk derece aşaması bitip kanun yolları aşamasına geçmiş dosyalarda, suçun seri muhakeme usulüne tabi olması durumunda, henüz hüküm verilmemiş dosyalar hakkında esas mahkemesinin hangi yolun izlemesi gerektiği ile esas mahkemesince hüküm verilerek, istinaf veya temyiz kanun yolu aşamasında bulunan dosyalar bakımından nasıl değerlendirilmesi gerektiği üstünde durulacaktır.

I. Genel Olarak Seri Muhakeme Usulü

Seri muhakeme usulü; 7188 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 23. maddesi ile Türk Hukukunda yeni bir müessese olarak, 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 250. maddesinde düzenlenmiştir. Seri muhakeme usulü; kamu davası açılması için yeterli şüphe olmasına rağmen, Cumhuriyet başsavcılığı tarafından kamu davası açmak yerine başvurulan ve sanık lehine sonuç doğuran özel bir yargılama usulüdür. Bu usule göre; Cumhuriyet savcısının, soruşturma evresi sonunda suçun işlendiği konusunda yeterli delile ulaşması ve Kanun’da tahdidi olarak gösterilen suçlara ilişkin olan ve CMK m.250’de belirtilen koşulların da gerçekleşmesi halinde, Cumhuriyet başsavcılığı tarafından iddianame düzenlemek yerine, şüpheliye bir yaptırım teklifinden bulunulmasıdır.

Savcılık makamınca yürütülen soruşturma sonunda; kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilmemesi halinde, şüphelinin, müdafi huzurunda seri muhakeme usulünü kabul etmesi koşuluyla, iddia edilen suç hakkında indirim uygulanmak suretiyle belirlenen yaptırımın, mahkeme tarafından hükme dönüştürmesini talep ettiği özel bir muhakeme usul işlemidir[1].

Yine 7138 sayılı Kanunun 31. maddesiyle CMK’ya eklenen Geçici Madde 5’in 1. fıkrasının (d) bendinde; “01.01.2020 tarihi itibariyle kovuşturma evresine geçilmiş, hükmü bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü (…) uygulanmaz.” hükmüne yer verilmiş olup, bu hükme ilişkin olarak Anayasa Mahkemesi’nin yaptığı somut norm denetimi sonucunda 21.04.2022 tarihli kararı ile hükmün bir kısmı iptal edilmiştir.

II. Anayasa Mahkemesi’nin İptal Kararı

Anayasa Mahkemesi’nin 21.04.2022 tarihli, 2020/87 E. ve 2022/44 K. sayılı kararının[2] 32. paragrafında; “İtiraz konusu kural, belirli bir tarih itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş ya da hükme bağlanmış dosyalarda seri muhakeme usulünün uygulanamayacağını öngörmektedir. Yukarıda da belirtildiği üzere Kanun’un 250. maddesinin (4) numaralı fıkrası seri muhakeme usulünün uygulanması sonucunda yaptırımın yarı oranında indirilerek belirlenmesini öngörmektedir (bkz. § 22). Buna göre itiraz konusu kural yargılama aşamasında olup henüz kesinleşmiş hükümle sonuçlanmamış, dolayısıyla yeni yargılama usulünün uygulanabileceği dosyalarda ceza miktarı üzerinde fail lehine etkisi olan seri yargılama usulünün belirli bir tarih itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş veya hükme bağlanmış dosyalarda uygulanmamasını öngörmek suretiyle Anayasa’nın 38. maddesini ihlal etmektedir. Kuralın bu niteliği ve yargılama üzerindeki etkisi dikkate alındığında Anayasa Mahkemesinin 25/6/2020 tarihli ve E.2020/16, K.2020/33 ile 14/1/2021 tarihli ve E.2020/81, K.2021/4 sayılı kararlarında ulaştığı sonuçtan ayrılmayı gerektirir bir durum söz konusu değildir.” gerekçesiyle CMK’nın Geçici Madde 5 düzenlemesinin 1. fıkrasının d bendinde yer alan hükmün bir kısmı Anayasa’nın 38. maddesine aykırı bulunarak iptal etmiştir.

Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı sonrasında; Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 11.10.2022 tarih ve E.24340503-659-0480-2019-1107/733996 Sayılı ve Seri Muhakeme Usulü konulu yazısında, 01.01.2020 tarihi öncesinde kovuşturma evresine geçmiş, bununla birlikte henüz hüküm verilmemiş dosyalar hakkında esas mahkemesi tarafından CMK m.223/8 uyarınca durma verilmek suretiyle dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesi ve seri muhakeme usulünün gerçekleştirilmesi, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesinde veya Yargıtay’da bulunması halinde ise, bozma kararı vermek suretiyle dosyanın esas mahkemesine gönderilerek, dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığına iletilmesi, Cumhuriyet Başsavcılıkları tarafından da seri muhakeme usulünün gerçekleştirilmesi ve bu muhakeme şartının tamamlanması sonucunda karar verilmesi gerektiği ifade edilmiştir.

“Anayasa Mahkemesi’nin İptali ile Gündeme Gelen Seri Muhakeme Usulünde Görev Tartışmasına İlişkin Çözüm Önerimiz” başlıklı yazımızda kovuşturma aşamasına geçmiş dosyalar bakımından nasıl bir yol izlenmesi gerektiğine dair çözüm önerimizi sunmuştuk.

Şöyle ki;

01.01.2020 tarihinde kovuşturma evresine geçilmiş olup, henüz hüküm verilmemiş ve yargılaması devam eden dosyalar bakımından; dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmemesi ve yargılamayı yapan esas mahkemesinin CMK’nın 250. maddesinde öngörülen usulü uygulamak suretiyle sanığı seri muhakeme usulü hakkında bilgilendirmesi, sanığın da müdafii huzurunda hakkında bu usulün uygulanmasını kabul etmesi halinde, yine aynı maddede öngörülen usule göre hükmünü oluşturması,

Ancak görülen duruşmada ispat yargılamasının yapılmış olması durumunda, İlk Derece Mahkemesinin yine CMK’nın 250. maddesi hükmü gereğince dosya üzerinden beraat ihtimalini değerlendirmesi ve bu ihtimalde seri muhakeme usulünü uygulamak yerine, delilleri değerlendirmek suretiyle beraat yönünde hüküm oluşturması gerektiği kanaatindeyiz.

Uygulamada karışıklığa sebep olan ikinci konu ise; 01.01.2020 tarihinde hüküm verilmiş olup, istinaf veya temyiz aşaması devam ettiği için henüz kesinleşmemiş dosyalarda, esas mahkemesinin yukarıda belirttiğimiz yönteme uygun olarak seri muhakeme usulünü Cumhuriyet Başsavcılığına göndermeden uygulamak suretiyle hükmünü oluşturması gerektiğini ifade etmiştik.

Nitekim; Anayasa Mahkemesi’nin 21.04.2022 tarihli iptal kararı sonrasında, Yargıtay tarafından verilen kararlar incelendiğinde ise, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 11.10.2022 tarihli yazısına uyumlu olarak, suç tarihinin seri muhakeme usulünün henüz uygulamaya girmediği dönemden önce olan dosyalar bakımından, soruşturma sırasında uygulanması gereken bu usulün uygulanmamış........

© Hukuki Haber