menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kötü Muamele İddialarının İncelenmesinde “Asgari Ağırlık Eşiği” Kriteri

16 2
11.06.2025

Kişinin yaşamını, dokunulmazlığını, maddi ve manevi varlığını koruma altına alan Anayasanın 17. maddesi, üçüncü fıkrasında, kimseye “işkence ve eziyet” yapılamayacağını, kimsenin “insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye” tabi tutulamayacağını hüküm altına almaktadır. Anayasanın 15. maddesine göre olağanüstü hallerde dahi askıya alınması mümkün olmayan bu güvence, insan onurunun her koşulda korunmasını amaçlamaktadır.

İnsan hakları hukukunda kısaca “kötü muamele yasağı” olarak adlandırılan işkence, eziyet, insanlık dışı, onur kırıcı veya aşağılayıcı ceza veya muamele yasağı hakkında, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi (İHAM) ile Anayasa Mahkemesi (AYM) çok sayıda başvuruyu karara bağlamıştır. Bu kararlarda benimsenen ortak yaklaşım, bir muamelenin ancak belirli bir ciddiyet seviyesine ulaşması, bir başka ifade ile “asgari bir ağırlık eşiğini” aşması halinde Anayasa m.17/3 ve İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi (İHAS) m.3 kapsamına girebileceği yönündedir. “Asgari ağırlık eşiği”, hiç kuşku yok ki önceden ve kesin olarak belirlenebilecek objektif bir ölçüt değildir. Bireysel başvuru kapsamında yapılan incelemelerde; iddia konusu muamelenin amacı, niteliği, süresi, kişi üzerindeki fiziksel ve ruhsal etkileri, muameleye maruz kalan kişinin yaşı, cinsiyeti ve sağlık durumu, ayrıca muamelenin gerçekleştiği şartlar, kısacası somut vakanın kendine özgü koşulları gözönüne alınarak bir değerlendirme yapıldığı görülmektedir.

Kötü muamele iddialarının güç kullanmaya yetkili kamu görevlilerini hedef alması durumunda, Mahkemelerce yapılan incelemenin son derece titiz olduğunu ve asgari ağırlık eşiğinin oldukça düşük yorumlandığını hatırlatmak gerekir. Asker, polis, infaz koruma memuru gibi yasal olarak güç kullanmakla yetkilendirilmiş kamu görevlilerinin mutlak surette gerekli olmadığı halde bir kişiye karşı güç kullanmalarının kötü muamele yasağına açıkça aykırı olduğu kabul edilmektedir. Güç kullanımın kesin gerekli olduğu hallerde ise kullanılan gücün kişinin tutumuyla orantılı olması ve her halükarda aşırıya kaçılmaması gerektiği çok sayıda İHAM ve AYM kararında ifade edilmiştir (Bkz. Ali Rıza Özer ve diğerleri [GK], B. No: 2013/3924, 6/1/2015 § 80-82). Buna ek olarak, savunulabilir nitelikteki kötü muamele iddiaları karşısında adli makamların etkili bir ceza soruşturması yürütme yönünde pozitif yükümlülükleri bulunduğu hatırlatılmalıdır.

AYM Genel Kurulu; 26/5/2025 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Barış Pehlivan kararında, tutuklu olan başvurucunun ceza infaz kurumunda bir infaz koruma memurunun kötü muamelesine maruz kaldığı iddiasını yukarıda özetlenen genel ilkeler ışığında incelemiş ve oyçokluğu ile Anayasa m.17/3 kapsamında bir ihlal bulunmadığına kanaat getirmiştir (Barış Pehlivan [GK], B. No: 2020/17359, 12/12/2024). Karara konu olayda, tanınmış bir gazeteci olan başvurucu ile bir infaz koruma memuru (M.B.) arasında ceza infaz kurumuna kayıt ve kabul işlemleri sırasında hitap konusunda bir tartışma yaşanmıştır. Başvurucunun anlatımına göre, rencide edici davranışları nedeniyle uyardığı M.B. “sen kim oluyorsun, ben devletim” diye kendisine bağırmış ve sırtına iki kez vurmuştur. M.B.nin anlatımına göre ise başvurucu, kendisine “bey” veya “siz” diye hitap edilmesini istemiş, kendisi buna karşılık başvurucuya “Burası devlet dairesidir, burada herkese ayrım yapmadan ismi ve soy ismi ile hitap ediyoruz” demekle yetinmiş, başvurucunun sırtına vurmamış, ayrıca “ben devletim” şeklinde bir söz sarf etmemiştir.

Başvurucu vekilinin; Silivri Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığı suç duyurusunun ardından M.B. hakkında soruşturma açılmışsa da Başsavcılık, kamera kayıtları, bilirkişi raporu, tıbbi raporlar, kabul-kayıt işlemleri sırasında düzenlenen tutanaklar ile tanık beyanlarına dayanarak başvurucunun darp edilmediğinin sabit olduğu gerekçesiyle kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar vermiştir. Bu kararın ardından başvurucu, Başsavcılık kararından sonra bir adli bilişim uzmanı tarafından hazırlanan uzman mütalaasında “şüpheli memurun sol kolunu kaldırıp elini yumruk yaptığının, sonrasında yumruğunu başvurucunun sırtına indirdiğinin, başvurucunun bu hareket karşısında aniden geri........

© Hukuki Haber