menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Cumhuriyet Savcısının Tahliye Kararına İtiraz Yetkisi Var mı?

2 0
latest

“Tutuklama kararı” başlıklı 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu m.101/5, “Şüpheli veya sanığın salıverilme istemleri” başlıklı m.104/2, “Usul” başlıklı m.105/1’in son cümlesinde, tutuklama tedbiri ile ilgili itiraz yolu öngörülmüştür.

“Cumhuriyet savcısının tutuklama kararının geri alınmasını istemesi” başlıklı m.103/1 ile “Tutukluluğun incelenmesi” başlıklı m.108’de tutukluluğa karşı itiraz kanun yolu öngörülmese de, m.104/2 ve m.105/1’in son cümlesi gereğince bu bir yasal eksiklik görülmemektedir. Ayrıca, tutuklama tedbiri ile ilgili bu itiraz hükümleri sebebiyle; CMK m.267’de yer alan, hakim kararlarına karşı itiraz yolu açık olmakla birlikte, sadece kanun koyucunun gösterdiği hallerde mahkeme kararlarına karşı itiraz yoluna başvurulabileceğine dair bir engelle de kovuşturma aşamasında karşılaşılmayacaktır.

Belirtmeliyiz ki; CMK m.104/2’nin ikinci cümlesinde bulunan “Ret kararına” ibaresi, 2018 yılında “Bu kararlara” olarak değiştirilmiştir. Olağanüstü hal döneminde 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile değiştirilen bu hüküm; olağanüstü hal devam ederken Anayasa gereğince kanunla uygun bulunma zorunluluğu taşıdığından, 2018 yılında çıkarılan 7079 sayılı Kanunla kanunlaştırılmış olup, esasında olağanüstü hal dönemi bitmekle kendiliğinden yürürlükten kalkması gerekirken, kanaatimizce Anayasaya aykırı olarak yürürlükte kalmaya devam etmiştir. Tahliye kararları aleyhine itiraz edilebileceği, hatta bu itiraz reddedilse bile, yeni sebep olmadan tutuklama talebine ve itiraza tekrar gidilebileceği ve hatta tutukluluğa yapılan itiraza karşı itiraz mercii tarafından verilen tahliye kararları aleyhine itiraza gidilebileceğine dair, tümü ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı aleyhine, Anayasa m.19’a, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi m.5’e ve özellikle de Anayasa m.13’e aykırı yapılan yorum ve uygulamaların kaynağı maalesef CMK m.104/2’de yapılan değişiklik olmuştur.

Uygulamada; “Bu kararlara itiraz edilebilir.” şeklinde Ceza Muhakemesi Kanunu m.104/2’nin ikinci cümlesinde değişikliğe gidildiği, fıkranın ilk cümlesinde ise “Şüpheli veya sanığın tutukluluk halinin devamına veya salıverilmesine hakim veya mahkemece karar verilir.” hükmüne yer verildiği, bu maddenin soruşturma ve kovuşturma evrelerinin her aşamasında şüphelinin veya sanığın salıverilmesini isteyebileceği, salıverilme isteminin kabulü veya reddi kararlarına soruşturma aşamasında asliye ceza mahkemesi ve kovuşturma aşamasında da yargılamayı yapan mahkemenin kararlarına karşı yapılan itirazı incelemeye yetkili itiraz mercii nezdinde itiraz edilebileceği şeklinde anlaşıldığı, ancak m.104/2’nin ikinci bir itirazı mümkün kıldığına dair bir sonuca varılamayacağı, yani şüphelinin veya sanığın salıverilmediği, yani tahliye talebinin reddi kararına karşı yapılan itiraz üzerine şüphelinin veya sanığın salıverildiği durumda, artık bu karara karşı Cumhuriyet savcısının itiraz hakkının olmadığı izahtan varestedir.

Ceza Muhakemesi Kanunu’nda tutuklama tedbiri ile ilgili yer alan itiraz yolu; sadece şüphelinin lehine değil, aleyhine de kullanılabilecek bir kanun yolu olarak kabul edilmekte, özellikle de CMK m.104/2’nin ikinci cümlesinde bulunan “Ret kararına itiraz edilebilir.” hükmünün 2108 yılında “Bu kararlara itiraz edilebilir.” olarak değiştirilmesi nedeniyle, sadece tutuklama ve tutukluluğun devamı veya uzatılması kararlarına karşı değil, Cumhuriyet savcısının da şüphelinin veya sanığın tahliye kararlarına karşı itiraz edebileceği fikri ileri sürülmektedir.

Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkını tümü ile kısıtlayan tutuklama tedbiri; “son çare” niteliği taşıyan, ceza özelliği olmayan, adaletten kaçma ve/veya delil karartma ihtimalinin olduğu durumlarda, suçu işlediğine dair hakkında kuvvetli suç şüphesini gösteren somut deliller bulunan şüpheliye ve sanığa uygulanır. Tutuklama kararını; soruşturma evresinde sulh ceza hakimi, kovuşturma evresinde ise davaya bakan mahkeme verir, sulh ceza hakimi talep olmadan karar veremezken, mahkeme re’sen, yani Cumhuriyet savcısının talebi olmadan da tutuklama kararı verebilir. Soruşturmada Cumhuriyet savcısı tutuklama kararı veremezken, sulh ceza hakimi kararı olmaksızın şüphelinin tahliyesine karar verebilir, savcının kovuşturma evresinde böyle bir yetkisi bulunmamaktadır. Şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ile sanığın beraatına karar verildiğinde, tutuklama veya adli kontrol tedbiri kendiliğinden kalkar.

Her ne kadar tutuklamanın sıkı şartlara bağlı olduğunu söylesek de uygulamada bu koruma tedbirine sıklıkla başvurulduğu, tutukluların tutuldukları yerlerin tutukevleri/tevkifevleri olmadığı, kapalı infaz kurumlarında tutuldukları, bu kurumlarda tutuklulara “hükümlü” gibi yapılan muamele sebebiyle, suçsuzluk/masumiyet karinesi altında yargılanan şüphelinin ve sanığın ciddi mağduriyetler yaşadığı, bu sorunun çözümü için adım da atılmadığı görülmektedir. Tutukluyu zorlayan cezaevi şartları; henüz “suçlu” sayılmayan şüphelinin veya sanığın........

© Hukuki Haber