menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Cumhuriyet Savcısının Aleyhe İstinafında BAM Ceza Dairesi Sebeple Bağlı mıdır?

8 0
latest

I. Giriş

Bu yazımız; ilk derece mahkemesi tarafından kurulan hükme karşı Cumhuriyet savcısı tarafından sanık aleyhine istinaf kanun yoluna başvurulmasını, Cumhuriyet savcısının aleyhe istinafında bölge adliye mahkemesinin sebeple bağlı olup olmadığını, BAM ceza dairesinin Cumhuriyet savcısının istinaf kanun yoluna başvuru sebeplerinin dışına çıkarak hüküm kurması ile cezayı ağırlaştırmasını ele almaktadır.

II. Cumhuriyet Savcısının Aleyhe İstinaf Kanun Yoluna Başvurması

Ceza yargılamasında; adil/dürüst bir yargılamayı sağlamak amacıyla farklı denetim mekanizmaları öngörülmüş olup, olağan kanun yollarından olan istinaf kanun yolu, ilk derece mahkemesi kararlarının maddi ve hukuki yönlerden yeniden değerlendirilmesini sağlar. Ancak bu değerlendirme sırasında BAM ceza dairesinin inceleme sınırlarını aşıp aşmadığı ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 273. maddesinin 5. fıkrası ile CMK m.283’e aykırı hareket edip etmediği, bu doğrultuda Cumhuriyet savcısının aleyhe istinafında BAM ceza dairesinin sebeple bağlılığı, aleyhe bozma yasağı ve BAM ceza dairesinin keyfi inceleme yapmaması önem taşımaktadır.

CMK m.273/5’de; Cumhuriyet savcısının, istinaf kanun yoluna başvururken, başvurma nedenlerini gerekçeleriyle birlikte yazılı isteminde göstermek zorunda olduğu açıkça belirtilmiştir[1].

Olağan kanun yollarından olan istinaf kanun yolu başvurusunda; Cumhuriyet savcısı dışında sanık veya katılan tarafın kararı istinaf etmesi yeterli olup, ayrıca sebep gösterme zorunluluğu bulunmamaktadır. Kararı istinaf kanun yoluna götürmek isteyen taraf, hükmün gerekçesiyle birlikte tebliğinden sonra Kanunda belirtilen sürede istinaf başvurusunu yapmak zorundadır. Sanık veya katılan tarafın ilk derece mahkemesinin kararını istinaf ettiğine dair iradesini gösteren bir başvuru, istinaf kanun yoluna konu kararın ve dosyanın bölge adliye mahkemesi ceza dairesi tarafından tüm yönleriyle incelenmesi için yeterlidir. Bu kapsamda, sanık veya katılan ile avukatlarının istinaf başvurusunda sebep gösterme zorunlulukları bulunmamaktadır[2].

Cumhuriyet savcısı; esasında soruşturma aşamasında CMK m.160/2 uyarınca tarafsız olan, fakat kanaatimizce kovuşturma aşamasında yargılamanın bir tarafı olmasına rağmen, objektif davranma yükümlülüğünde bulunmak zorunda olan bir muhakeme süjesi olup, ilk derece mahkemesi tarafından verilen hükümde hukuka aykırı ve/veya eksik bir durum gördüğünde, sanığın lehine ya da aleyhine istinaf kanun yoluna başvurabilir. Cumhuriyet savcısının kararı istinaf etmesinde, istinaf isteğinin sanığın yararına veya aleyhine olduğunu açıkça bildirmiş olması koşulu aranmaktadır, çünkü Cumhuriyet savcısı istinaf kanun yoluna başvurma nedenlerini CMK m.273/5 uyarınca gerekçeleriyle birlikte yazılı isteminde açıkça göstermek zorundadır. Cumhuriyet savcısı istinaf yoluna başvurma nedenlerini gerekçeleriyle birlikte yazılı isteminde açıkça göstermemişse, kendisinden istinaf talebinin sanığın yararına veya aleyhine olduğunu açıkça bildirmesi istenebilir. Böylece yapılan başvurunun sanık aleyhine mi, yoksa lehine mi olduğu ve hükümlerden hangisi için istinaf kanun yoluna başvurduğu konusunda tereddütler giderilebilir.

Nitekim Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi’nin 11.05.2023 tarihli, 2021/2841 E. ve 2023/1033 K. sayılı kararında; “Cumhuriyet Savcısı tarafından verilen 15/09/2021 tarihli dilekçenin süre tutum dilekçesi niteliğinde olduğu ve bu dilekçede CMK 273/5 maddesinde öngörülen biçimi ile istinaf yoluna başvurma nedenlerinin gerekçeleri ile birlikte açıkça gösterilmediği, Mahkemesince gerekçeli kararın CMK’nın 275/2 maddesi uyarınca 22/09/2021 tarihinde onay işlemlerinin tamamlanması ile UYAP sistemindeki ilgili görüldü ekranına düşürülmek suretiyle Cumhuriyet Savcısının tebliğ edilmiş olmasına rağmen, Cumhuriyet Savcısının CMK 273/1 maddesinde öngörülen 7 günlük yasal süre geçtikten sonra 11/10/2021 tarihinde gerekçeli istinaf dilekçesi verdiği anlaşılmakla; Cumhuriyet Savcısı tarafından CMK 273/1 maddesinde belirlenen süre içerisinde, CMK 273/5 maddesinde belirtilen ‘istinaf yoluna başvurma nedenlerini gerekçeleriyle birlikte açıkça gösterir şekilde’ usulünce yapılmış istinaf başvuru talebinin bulunmadığı sonucuna varılmış olup istinaf başvurusunun süre yönünden reddine karar verilmiştir”.

Bir görüşe göre istinaf başvurusunda sebeple bağlılık ilkesi ve müktesep hakların korunması açısından kritik iki hukuki mesele ortaya çıkmaktadır;

CMK m.273/5 gereğince; istinaf başvurusu yapan Cumhuriyet savcısı, yalnızca aleyhe istinaf başvuru dilekçesinde belirttiği sebeplerle bağlıdır. Cumhuriyet savcısının istinaf başvurusunda belirttiği hususlar; bölge adliye mahkemesi ceza dairesinin inceleme sınırlarını belirler. Örneğin Cumhuriyet savcısı, TCK m.188/4-a ve 188/5 yönünden eksik ceza tayini nedeniyle aleyhe istinaf kanun yoluna başvuruyorsa, fakat TCK m.62 takdiri indirim nedenlerinden aleyhe istinaf etmiyorsa, bu durumda bölge adliye mahkemesi ceza dairesinin bu sebeplerle sınırlı olarak inceleme yapması gerekmektedir. Bir başka ifadeyle; Cumhuriyet savcısı TCK m.62 yönünden bir itiraz ileri sürmemişse, bölge adliye mahkemesi ceza dairesi bu hususu re’sen inceleyip ceza miktarına etki etmesi hukuka aykırılık teşkil eder.

Ceza yargılamasında, sanığın aleyhine değiştirilen hükümlerde müktesep hakkın korunması zorunludur. BAM ceza dairesi, ilk derece mahkemesinin sanık lehine hükmettiği indirimler veya alt sınırdan ceza tayinini, ancak Cumhuriyet savcısının istinaf başvurusundaki sebeplere bağlı olarak ortadan kaldırabilir. Müktesep hakkın korunması yönünden; BAM ceza dairesi, sanığın durumunu ağırlaştıran bir karar elbette veremez, ancak BAM ceza dairesi Cumhuriyet savcısının istinaf sebepleriyle bağlı kalmak yerine re’sen bir inceleme yapmışsa, bu durumda sanığın müktesep hakkını ihlal ederek cezayı ağırlaştırmışsa, bu durum açık bir hukuka aykırılık teşkil eder. Şayet BAM ceza dairesi; Cumhuriyet savcısının aleyhe istinafındaki sebeplerle bağlı kalmayarak, örneğin yine sanık lehine olan TCK m.62 indirimiyle ilgili hükmü kaldırması ve ceza miktarını alt sınırdan uzaklaşıp artırarak hüküm kurması, CMK m.273/5 uyarınca “sebeple bağlılık” ilkesinin ve müktesep hakkın ihlaline yol açacaktır.

Bir diğer görüş ise; BAM ceza dairesinin sebeple bağlı olmadığını, bu aşamada hem maddi vaka ve hem de usul incelemesinin serbestçe yapılabileceğini, bu doğrultuda Cumhuriyet savcısının aleyhe istinaf sebepleriyle........

© Hukuki Haber