Cumhuriyet Savcısı Mütalaa ile Bağlı mıdır?
Ceza yargılamasının esaslı unsurlarından birisi de Cumhuriyet savcısı yani iddia makamıdır. Cumhuriyet savcısı; soruşturma aşamasındaki görevini iddianamenin düzenlenmesi ile tamamlayıp, kovuşturma aşamasına da iddia makamı olarak katılır. Her ne kadar CMK m.160 gereğince Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil/dürüst bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlü olduğundan tarafsız görünse de, genellikle kabul edilen görüşe göre, iddianamenin kabul edilmesi ve kovuşturmaya başlanması ile birlikte taraf sıfatını kazanarak, iddianın savunucusu olur. Elbette Cumhuriyet savcısının amacı, hem soruşturmada ve hem de kovuşturmada maddi hakikate ve adalete ulaşılmasını sağlamaktır.
İdeal olan, soruşturmayı yapıp iddianameyi düzenleyen Cumhuriyet savcısının kovuşturma aşamasında da duruşmalara katılarak iddianamesinin arkasında durmasıdır. Uygulamada ise genellikle kovuşturma aşamasında başka bir Cumhuriyet Savcısı duruşmalara katılmakta, kendi hazırlamadığı iddianamede gösterilen iddia ve delilleri sahiplenmek durumunda kalmaktadır. Uzun süren yargılamalarda da sıklıkla iddia makamında bulunan Cumhuriyet savcılarının değiştiği görülmektedir.
Bu yazımızda kısaca, aşağıda gösterilen somut olay temelinde, Cumhuriyet savcısının kendi mütalaasıyla bağlı olup olmadığı hususu tartışılacaktır.
Öncelikle belirtmeliyiz ki; Cumhuriyet savcısının kovuşturma aşamasındaki görevi her hal ve şartta sanığın karşısında, iddianame ve mağdur-katılanın yanında durmak değildir. İddianameyi düzenlemiş dahi olsa, kovuşturma sonunda oluşan duruma göre sanık lehine de mütalaa verebilir, CMK m. 260/3 gereğince Cumhuriyet savcısı, sanık lehine olarak kanun yollarına da........
© Hukuki Haber
