Ceza Soruşturmasında Elde Edilen Hukuka Aykırı Delil Disiplin Hukukunda Esas Alınabilir mi?
“Suç ve cezalara ilişkin esaslar” başlıklı Anayasa m.38/6’da kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular, delil olarak kabul edilemeyeceği, “Delillerin ortaya konulması ve reddi” başlıklı 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu m.206/2-a’da hukuka aykırı olarak elde edilen delillerin reddedileceği, “Delilleri takdir yetkisi” başlıklı CMK m.217/2’de yüklenen suçun hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebileceği ve “Hukuka kesin aykırılık halleri” başlıklı CMK m.289/1-i’de hükmün hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delile dayanmasının hukuka kesin aykırılık hallerinden birisi olduğu belirtilmiştir.
Tüm bu hükümlerden; ceza yargılamasında hukuka aykırı delilin ve “hukuka aykırı delillerin uzak etkisi” veya “zehirli ağacın meyvesi de zehirlidir” kuralı gereğince, hukuka aykırı delil aracılığıyla elde edilen diğer delillerin de yargılamada sanığın aleyhine kullanılamayacağı anlaşılmaktadır[1].
Hem ceza muhakemesinde ve hem de disiplin soruşturmalarında amaç, maddi hakikate ulaşmak ve buna uygun işlem tesis etmektir. Yukarıda yer verilen hükümlerden ve kurallardan da anlaşılacağı üzere, maddi hakikate ancak hukuka uygun yol ve yöntemlerle elde edilmiş delillerle ulaşılabileceği kabul edilmektedir.
Ceza ve disiplin soruşturmaları birbirinden bağımsızdır; ancak ceza soruşturmasında geçerli ilkeler, disiplin soruşturmaları için de geçerlidir[2].
Suç ve cezalara ilişkin esasları düzenleyen Anayasa m.38’de, idari ve adli cezalar arasında bir ayırım öngörülmemiş olup, burada düzenlenen ilke ve esasların tümünün disiplin cezaları bakımından da geçerli olduğu kabul edilmelidir. Dolayısıyla; Anayasa m.38/6’da yer verilen “Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular, delil olarak kabul edilemez.” hükmü, disiplin soruşturmalarında da geçerli bir ilkedir. Anayasa Mahkemesi’nin kararları da Anayasa m.38/6’nın idari ve adli cezalar ayırımına gitmediğini ortaya koymaktadır.
Anayasa Mahkemesi’nin 04.04.1991 tarihli, 1990/12 E., 1991/7 K. sayılı kararına göre; “Burada öncelikle çözümlenmesi gereken konu disiplin suç ve cezalarının Anayasa’nın 38. maddesinde yer alan suç ve cezalar kapsamında olup olmadığıdır. Genel olarak disiplin cezaları kamu görevi ile ilgili bir ceza türü olarak benimsenmektedir. Anayasa’nın 38. maddesinde idari ve adli cezalar arasında bir ayrım yapılmamış, ayrıca ceza yerine geçen güvenlik önlemleri de madde kapsamına alınmıştır. Buna göre, disiplin cezaları Anayasa’nın 38. maddesi........© Hukuki Haber
