menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

BASIN ve GAZETECİLER BAYRAMI (İfade Özgürlüğü Yönünden Bir Hukuki Değerlendirme)

9 1
24.07.2025

Giriş

Açık kaynaklara göre 24 Temmuz, ülkemizde basından sansürün kaldırılması günü ve gazeteciler (basın) bayramı olarak ilan edilmiştir. Bu gün, 1908 yılında II.Meşrutiyet’in ilan günü esas alınarak belirlenmiştir. Tarihsel süreç içinde konu, ulusal yasal düzenlemelerde ve uluslararası sözleşmelerde önemli yer tutmuştur. Bunun yanında gerek basın yayının önemi ve gerekse bunun sınırlarının tartışılması, halen de devam etmektedir. Bu günün, habercilik alanında güncel, gerçek, kamu yararlı, şekil ve öz arasında düşünsel bağ kurmak suretiyle bu alanda uğraş vererek toplumu bilinçlendiren tüm gazetecilerimize başarı ve kolaylık getirmesini diliyorum. Bu vesileyle daha önceki mesleki çalışmalarımızdan yararlanarak, bu alanda faaliyet gösteren meslek mensuplarının mesleki faaliyetleri çerçevesinde ve olası bir hukuki durumda ne gibi yasal savunma argümanına sahip olduklarına dair değerlendirme yapılmıştır. Bu değerlendirme, önemli ölçüde Yargıtay, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yerleşik kriterlerine dayanmaktadır.

Özet

Bu çalışmada radyo-televizyon, gazete-dergi, internet-sosyal medya gibi kitle iletişim araçları yoluyla faaliyet gösteren basın yayın mesleğinin mensubu olarak muhabir, gazeteci, yazar, yönetici gibi sıfatları olan kişilerin, meslekleri icabı olarak söz veya davranışlarının ifade ve bunun en özel - önemli hali olan basın özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilmiştir. Hukukçu meslektaşların ve basın yayın mensubunun mesleki faaliyetlerine bu yönünden katkı vermek üzere genel mahiyette, somut olaylardan bağımsız, genel uygulamaya uyan ve mevzuat ile yüksek mahkemelerin yerleşik uygulamaları çerçevesinde gerektiğinde somut bir olaya uyarlanabilecek şekilde uygulamaya yönelik aşağıdaki örnek oluşturulmuştur. Kitap, makale, konferans, sunum gibi çalışmalarımızdan uyarladığımız iş bu yazıdaki açıklamalar, somut olaylara uyarlandığında, hukukun gereğinin yerine getirilmesinde yararlı olabileceği değerlendirilmiştir.

Örnek Açıklamasının Girişi

Aşağıdaki genel hukuki açıklamaların, somut olayın mahiyeti dikkate alınarak uyarlanması halinde katkı verebilecektir. Buna göre;

Soruşturma veya kovuşturma aşamalarında ya da hukuki dava sürecinde toplanan tüm dosya kapsamındaki belge, bilgi ve delillerden anlaşıldığı üzere,

1) Sanığın-davalının iddianamedeki suç-dava dilekçesi tarihi öncesinde, esnasında ve halen günlük, …süreli-yaygın süreli-bölgesel süreli-yerel süreli (ulusal-bölgesel-yerel) olarak yayın yapan… Gazetesi’nde-Televizyonu’nda-Radyosu’nda-İnternet Haber Sitesi’nde… sıfatıyla basın yayın mensubu olarak gazetecilik mesleğini icra ettiği,

2) Suç-eylem tarihinde, …sıfatıyla ulusal-yerel yayın yapan… Televizyonu’nda,-İnternet Kanalı’nda ülkemizin-bölgemizin-ilimizin genel, politik, ekonomik, sosyal gibi güncel konuların karşılıklı olarak tartışıldığı ve farklı ya da benzer görüşleri savunan ve kamuoyunca da bilinin… sıfatları olan konukların katılımıyla canlı-naklen-kayıttan-tekrar-röportaj… olarak yayınlanan… isimli programa katıldığı, (… Gazetesi’ndeki-Dergisi’ndeki-İnternet Haber Sitesi’ndeki isimli köşesinde günlük-haftalık-aylık makalesini yazdığı), (… sıfatıyla davetli olduğu konferans-seminere katıldığı),

Örnek Açıklamada Hukuki Nitelendirme ve Mevzuat

Yukarıda belirtilen tüm hususlar dikkate alındığında çözülmesi gereken temel hukuki mesele şudur: Basın yayın mensubu olan… sıfatındaki sanığın-davalının, …olarak yayınlanan-gerçekleşen sözlerinin-davranışının hukuki niteliği nedir? Bunun tartışılması, değerlendirilmesi ve tespiti gerekir.

Basın yayın yoluyla işlenen eylemlerin hukuki ve cezai sorumluluğu ile hukuka uygunluk sınırları, kanun ve uluslararası sözleşmelerde önemli ölçüde düzenlenmekle beraber bunların uygulamaya yansıyacak şekilde yorumlanması ve özellikle basın yayın mensubu kişiler yönünden hukuka uygunluk ölçütleri Anayasa Mahkemesi (AYM), Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Yargıtay tarafından nitelendirilmiştir. Yüksek mahkemelerce kabul görmüş yerleşik bu ilkeler çerçevesinden de eylemin değerlendirilmesi mümkündür.

Bu itibarla;

*Bir eylemin (söylemin) basın yayın dışında ve basın yayın yoluyla işlenmesi,

*Basın yayın yoluyla işlenen ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi mümkün olabilen eylemlerin hukuka uygunluk nedenleri ile sınırları,

*Politikacıların, özellikle üst kademedeki yöneticilerin veya kamu görevlilerinin davranışlarının, basın yayın mensubunca ve basın yayın yoluyla kamuoyuna tanıtılması, halkın denetimine sunulması ile bu sıfatı taşıyan kişilerin görevlerini yerine getirmeleri nedeniyle yapılan eleştirilerde daha fazla hoşgörü göstermelerinin gerekip gerekmediği,

*Basın yayın mensubunun sarsıcı bir etki oluşturabilen, belli oranda kışkırtıcı, abartılı, kaba, rahatsız edici, ağır, sert eleştiri niteliğindeki davranışlar, cevap niteliğinde veya karşılıklı tartışma, konuşmalardaki sınırların biraz daha genişliği,

*Kişiden kişiye değişebilen değer yargıları ile maddi olguların farklılığı,

*Kişi menfaati ile ifade özgürlüğünün karşı karşıya kaldığı, çatıştığı durumlar,

gibi kriterler çerçevesinde değerlendirmek suretiyle aşağıdaki hukuki nitelendirmelerin yapılması gerekir. Bu kapsamda;

1) Basın yayın yoluyla işlenen bir eylemin, ifade (basın) özgürlüğü sınırları içinde ve/veya hukuka uygun olup olmadığının değerlendirilmesi ile ilgili olarak basın yayın dışı bir olaydaki davranış biçiminin (söylemin) hukuka aykırılık oluşturduğu kabul edildiği durumlarda, basın yayın yoluyla yapılan bir yayındaki-olaydaki davranış biçimi (söylemi) hukuka aykırılık oluşturmayabilir. Basın yayın araçları veya mensuplarının, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri (kamuoyunu) bilgilendirme, öğretme, aydınlatma, yönlendirme yetki ve sorumluluğu vardır. Bunu yerine getirirken, yaptığı yayından dolayı hukuka aykırılık teşkil edecek olan eylemi, genel olaylardaki (basın yayın dışındaki) hukuka aykırı olan eylemden farklılıklar taşır. İşte bu farklılık ve ayrık durum gözetilerek yapılan yayının hukuka aykırılık veya uygunluk sınırı belirlenmelidir.[1]

2) Bir eylemin hukuk düzeni tarafından cezalandırılması için, ancak onu hukuka uygun kılan, yani hukuka aykırılığı ortadan kaldıran bir nedeninin bulunmamasına bağlıdır. Bu kapsamda, basın yayın yoluyla işlenen suçlarda hukuka uygunluk nedenini oluşturan haber verme ve eleştiri hakkı, temelini Anayasa'nın 28 inci ve devamı maddelerinden alan haber verme ve eleştirme hakkının kabulü için, açıklama veya eleştiriye konu olan haberin gerçek ve güncel olması, açıklanmasında kamunun ilgisinin ve yararının bulunması, açıklanış şekliyle konusu arasında düşünsel bir bağ bulunması gerekir. Düşünce özgürlüğü ve dolayısıyla eleştiri, demokratik toplumlarda vazgeçilmez bir haktır. Toplumun ilerlemesi ve yararı için zorunludur. Bu, demokratik toplum düzeninin ve çoğulculuğun gereğidir. Eleştiri de kaynağını bu özgürlükten alır, eleştirinin doğasından kaynaklanan sertlik suç oluşturmaz. Eleştiri, övgü olmadığına göre sert, kırıcı ve incitici olması da doğaldır.[2]

3) Anayasa Mahkemesi’ne göre, mutlak olmayan ve sınırlanabilir bir hak niteliğinde olan ifade özgürlüğü, Anayasa'da yer alan temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması rejimine tabidir. Sınırlamaların istisnai, zorunlu ve belli koşullar çerçevesinde olması, bu sınırlamaların dar ve ikna edici olarak yorumlanması gerektiğine vurgu yapılmıştır.[3] Ülkeden ülkeye kısmen değişmekle birlikte, ülkelerin çoğunda; iftira, onur, şeref ve saygınlığı zedeleyici söz ve beyanlar, müstehcen içerikli söz, yazı, resim ve açıklamalar, savaş kışkırtıcılığı, hukuk........

© Hukuki Haber