Adli Tatilde (İstinaf Cezada) Kanun Yolu
Adli tatilin ülkemize, yargımıza, hukukçularımıza hayırlı olmasını diliyoruz.
Özet olarak bu çalışma; adli yılın merak edilen en önemli konularından birisinin de bu süre içerisinde itiraz, istinaf ve temyiz gibi kanun yolu sürelerinin durup durmadığı, ne şekilde hareket edilmesi gerektiği hakkındadır. Adil tatil süresi içinde ilk derece mahkemesince verilen bir kararın istinaf edilmesi veya bölge adliye mahkemesince verilen bir kararın temyiz edilmesi ya da itiraza tabi bir karara karşı itirazın yapılması mümkündür. Başka bir deyişle adli tatil, kanun yoluna başvurulması yönünde, ister adli tatilde bakılabilen bir iş olsun veya olmasın, herhangi bir engel oluşturmaz. Yapılan başvuru kayda alınıp kanun yolu inceleme merciine gönderilir. Bu açıdan adli tatilin bir önemi yoktur. Hatta adli tatil süresi içinde yapılan tebligat da geçerlidir.[1] Adil tatil süresi içinde önem arz eden husus, sürelerin işleyip işlemediğidir. Bu başlıkta ceza muhakemesinde adli tatile denk gelen süreler işler mi? Bu yöndeki talepler adli tatil sonrasına bırakılabilir mi? Böyle bir durumda ne yapmak gerekir? Yasa ve uygulama ne yöndedir? şeklindeki soruları ele alacağız.
5271 sayılı CMK’nın 331. maddesinde adli tatile ilişkin hükümler düzenlenmiştir. Buna göre, ceza işlerini gören makam ve mahkemeler her yıl bir eylülde başlamak üzere, yirmi temmuzdan (dahil) otuz bir ağustosa (dahil) kadar çalışmaya ara verirler. Soruşturma ile tutuklu işlere ilişkin kovuşturmaların ve ivedi sayılacak diğer hususların tatil süresi içinde ne suretle yerine getirileceği, Hâkimler ve Savcılar Kurulunca belirlenir. Tatil süresince bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtay, yalnız tutuklu hükümlere ilişkin veya Meşhud Suçların Muhakeme Usulü Kanunu gereğince görülen işlerin incelemelerini yapar. Adlî tatile rastlayan süreler işlemez. Bu süreler tatilin bittiği günden itibaren üç gün uzatılmış sayılır.[2]
Burada dikkat edilmesi gereken en önemli husus, sürenin son gününün adli tatile denk gelmesidir. Talebin, adli tatil bitimindeki üç gün içinde yapılması şart değildir. Süre bu zamana kadar uzar ama bundan önce yani, adli tatil süresi içinde talep yapmak da mümkündür.[3] Adli tatilde bakılabilecek tutuklu gibi işlerde süreç devam eder. Örneğin duruşma yapılabilir, delil toplanabilir, karar verilebilir ama bu hallerde bile eğer sürenin son günü adli tatile denk gelirse ilgililer aleyhine süre geçmez. İstenmesi halinde, adli tatil bitimindeki üç günlük süre içinde başvuru yapılabileceğini düşünüyoruz. Aksi bir düzenleme olmadıkça bir işe sırf adli tatilde bıkılıyor olması, sürenin aleyhe işlemesi anlamına gelmeyecektir. Buradaki ayrıntı şu halde kendini gösterebilir: Adli tatilde bakılabilen bir iş ise yapılan başvuru üzerine kanun yolu incelemesi yapılabilir ve başvuru sonuç doğurabilir. İstenmesi halinde adli tatil sonrasında süresinde de başvuru yapılabilir. Adli tatilde bakılamayan bir iş ise başvuru yine yapılabilir ve merciine gönderilebilir ama merciince kanun yolu incelemesi yapılamaz ve talep karara bağlanamaz.[4]
Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararına göre, yasa yolu süresi adli tatilde başlamaz. Karardaki şu nitelendirmeye göre 2012 yılında ceza işlerini gören makam ve mahkemelerin 20.07.2012- 31.08.2012 tarihleri arasında çalışmaya ara vermeleri de göz önüne alındığında, ilamın adli tatile rastlayacak şekilde 20.07.2012 tarihinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına teslim edilmesi nedeniyle adli tatilden sonra başlayacak olan itiraz süresinin 30.09.2012 tarihinde sona erdiği…[5]
Yargıtay kararına göre hükmün sanığın yokluğunda verildiği, adli tatile rastlayan sürelerin işlemeyeceği, tebligat adli tatilden önce yapılmış ve sürenin sonu adli tatil içine denk geliyorsa, temyiz süresinin, adli tatilin bitiminden itibaren üç gün uzatılmış sayılacağı, bu nedenle sanık HP’nin 02.08.2016 tarihli temyiz isteminin süresinde olduğu belirtilerek temyiz başvuru kabul edilmiştir.[6] Başka bir kararda da katılan bakanlığa gerekçeli kararın adli tatil içinde ve 12.08.2015 tarihinde tebliğ edildiği, 5271 sayılı Kanun'un 331/4. maddesine göre adli tatile rastlayan sürelerin işlemeyeceği, öğrenme üzerine gerçekleşen ve adli tatil bitimini takip eden gün itibarıyla işlemeye başlayan temyiz süresi içerisinde vaki olan 01.09.2015 havale tarihli temyiz başvurusu süresinde olduğundan temyiz isteminin reddine ilişkin 11.09.2015 tarihli ek kararın kaldırılmasına ve esasın incelenmesine karar verilmiştir.[7]’[8] Başka bir karara göre sanık müdafiinin 07.09.2020 tarihli dilekçesi ile temyiz talebinde bulunmuş ise de, temyiz süresinin adli tatile rastladığı, adli tatile rastlayan sürelerin işlemeyeceği ve tatil bitiminden itibaren üç gün süre ile uzatılmış sayılacağının karşısında sanık müdafiinin temyiz dilekçesinin CMK’nın 291. ve 331/4. maddesinde belirlenen süreler geçtikten sonra verildiği nedeniyle reddine karar verilmiştir.© Hukuki Haber
