menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

ANAYASA MAHKEMESİ İLE YARGITAY KARARLARI ARASINDA ÇELİŞKİ SORUNUNA NORMATİF PERSPEKTİFTEN ÖNERİLERİMİZ

9 21
17.03.2025

"Küçük hatalar, büyük doğruları gölgelemez."

Giriş

Hukuk sisteminin temel taşlarından biri, adaletin doğru ve tutarlı bir şekilde sağlanmasıdır. Bir ülkede hukuk düzeni, sadece yazılı kanunlarla değil, bu kanunların ne şekilde uygulanacağına dair yüksek yargı organlarının verdiği kararlarla da şekillenir. Türkiye'de, adaletin sağlanmasında rol oynayan en yüksek yargı organları Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay'dır. Bu iki kurum, hukukun üstünlüğü ilkesinin işlemesi ve bireylerin haklarının korunması açısından kritik bir öneme sahiptir. Ancak, zaman zaman Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay kararları arasında çelişkiler ortaya çıkmakta, bu da hukukun öngörülebilirliğini ve adaletin sağlanmasında güveni zedelemektedir. Bu çalışmada, Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasındaki karar çelişkilerin, vatandaşların adalete erişim hakkını ihlal etmesi ve hukuki güvenlik ilkesini zedelemesine sebebiyet verdiği incelenecektir. Çalışma sınırlı olarak örnek kararlar üzerinden ele alınmıştır.

1. Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay: Görev ve Yetki Ayrılığı

Anayasa Mahkemesi, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na aykırı olan kanunları, düzenleyici işlemleri ve diğer hukuk normlarını denetleme yetkisine sahip en yüksek denetim organıdır. Bu mahkeme, anayasaya aykırılık durumunda iptal kararı verebilir ve yasaların anayasaya uygun olup olmadığına karar verir. Ayrıca, bireysel başvurularla da, bireylerin temel hak ve özgürlüklerinin ihlali durumunda devreye girer.

Yargıtay ise, Türk hukuk sisteminde yüksek mahkeme olma özelliğini taşır ve özellikle ceza, hukuk davalarında karar veren bir yargı organıdır. Yargıtay, bir davanın nihai kararını verecek olan mahkeme olarak, yerel mahkemelerden gelen kararların denetimini yapar ve hukuki normların birliğini sağlar. Yargıtay’ın kararları, alt mahkemeleri bağlayıcı niteliktedir.

Her iki kurum da hukukun doğru uygulanması ve vatandaşların haklarının korunması adına önemli bir işlev görmektedir. Ancak, görev ve yetki çelişkileri zaman zaman hukuki belirsizliklere yol açmakta ve bu da adaletin sağlanmasında olumsuz sonuçlar doğurmaktadır.

2. Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay Kararları Arasındaki Çelişkiler

Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay arasındaki çelişkiler şu şekillerde kendini gösterebilir:

- Aynı Hukuki Durumda Farklı Kararlar: Anayasa Mahkemesi, bir konuda verdiği karar ile Yargıtay’ın o konuda verdiği karar arasında tutarsızlıklar oluşabilir. Örneğin, bir temel hak ihlali hakkında Anayasa Mahkemesi olumlu bir karar verirken, Yargıtay bu durumu farklı bir şekilde değerlendirip olumsuz bir karar verebilir. Bu durumda, aynı hukuki soruya iki farklı yüksek mahkeme farklı cevaplar verebilir.

- Kanunların ve Kararların Yorumlanması: Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay, aynı kanun maddesinin uygulanmasına dair farklı yorumlarda bulunabilir. Örneğin, bir yasa maddesinin yorumu hakkında Anayasa Mahkemesi, kişisel hakların genişletilmesi yönünde bir karar alırken, Yargıtay bu yasayı dar bir şekilde yorumlayabilir. Böyle bir durumda, vatandaşların hangi hukuki normlara göre hareket edecekleri konusunda belirsizlik oluşur.

- Bireysel Başvurular ve Yargıtay İçtihatları: Bireysel başvurularda Anayasa Mahkemesi, kişinin temel haklarının ihlalini tespit ederek başvuruyu kabul ederken, Yargıtay aynı konuda farklı bir içtihat geliştirerek aynı davada farklı bir sonuca ulaşabilir. Bu durum, vatandaşların adalet arayışında karşılaştıkları engelleri büyütür ve yargının tutarlılığına olan güveni sarsar.

3. Çelişkilerin Adalete Erişim ve Hukuki Güvenlik Üzerindeki Olumsuz Etkileri

Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay arasındaki karar çelişkilerinin, adalete erişim hakkı ve hukuki güvenlik ilkesi açısından ciddi sonuçları vardır:

- Adalete Erişim Hakkının İhlali: Yüksek mahkemelerin verdiği çelişkili kararlar, vatandaşın ne şekilde hareket etmesi gerektiği konusunda belirsizlik yaratır. Bu durum, vatandaşların hukuki yollarla haklarını arama sürecini karmaşık hale getirir. Bir kişi, Yargıtay kararına dayanarak belirli bir hukuki durumun geçerli olduğuna inanırken, Anayasa Mahkemesi’nin başka bir kararının etkisiyle hakları ihlal edilebilir. Bu çelişki, adalete erişim hakkının etkin bir şekilde kullanılmasını engeller.

- Hukuki Güvenlik İlkesinin İhlali: Hukuki güvenlik, bireylerin kanunların öngörülebilirliğine ve yargı kararlarının tutarlılığına güvenerek hareket edebilmesi anlamına gelir. Yüksek mahkemeler arasındaki çelişkili kararlar, hukuk sisteminin öngörülebilirliğini ortadan kaldırır. Bireyler, gelecekte hangi hukuki duruma düşeceklerini bilemedikleri için kararlarını sağlıklı bir şekilde veremezler. Bu durum, hukukun üstünlüğüne ve adaletin sağlanmasına zarar verir.

- Hukuk Devleti İlkesi ve Güvenin Zedelenmesi: Bir hukuk devletinde, bireyler yasaların herkes için aynı şekilde uygulandığına güvenmek ister. Yüksek mahkemelerin farklı yorum ve kararlar ile birbirlerine zıt düşmesi, hukuk devletinin temel ilkelerinden olan eşitlik ve adalet ilkesine zarar verir. İnsanlar, yargının tutarlılığından şüphe duymaya başladıklarında, toplumsal huzursuzluklar ve güvensizlikler de artar.

Örnek:

Bilindiği üzere........

© Hukuki Haber